Page 23 - camia

This is a SEO version of camia. Click here to view full version

« Previous Page Table of Contents Next Page »

camia | 23 Mayıs 2014 Kültür ve Sanat 23 |

bu mürekkebin kalem ucuna akabilmesi için dolma kalemin ucundaki mekanizmanın de-ğiştirilmesi gerektiğini anlayarak, buraya mi-nik bir bilye yerleştirdi; böylece kalem, kâğıt üzerinde hareket ettirildikçe ucundaki mi-nik top dönerek aldığı az miktardaki mürek-kebi kontrollü bir biçimde kağıda iletiyordu. Macar gazeteci ürettiği tükenmez kalemin patentini alarak seri üretime geçti. Kısa süre sonra İngiltere Kraliyet Hava Kuv-vetleri için özel üretim yapan b i r fabrika açıldı. Zira yüksek ir- t i f ada atmosferik basıncın azal- masıyla dolmakalemin hazne- s i n d e k i mürekkep akmakta, bu da yazı

ve giysilere zarar vermek-teydi. Bunun için hava kuv-vetlerinin uçuş esnasında kullana-bilecekleri ve mü-rekkep akıtmayan bir kaleme ihtiyaç duyuldu ve bu da tükenmez kalemdi. Başlangıçta havacılar tarafından kullanılan ve bu sebeple hâlâ “pilot kalem” olarak da anılan bu bilye uçlu tükenmez kalemler, kısa zamanda halk ta-rafından da benimsenerek yaygın bir biçim-de kullanıldı. Bugün tükenmez kalem hepi-miz için vazgeçilmez bir yazım aracıdır.

Dünden bugüne kalemin

serüveni

Kalemin tarihinin yazının tarihin-den daha eski olduğu söylenir ve insanlık tarihi incelendiğin-de bunun hiç de haksız bir tespit olmadığı görülür.

değişime uğramıştır.

İlk mürekkebin milattan önce 2697’de gaz yağı, misk ve eşek derisinden elde edilen yapışkan bir maddeden imal edildiği bildiril-mektedir.

Mürekkebin icadıyla

birlikte tarih sahnesine bambu ve saz-lardan imal edilen kamış kalemler çıkar. Bu bitkilerin içi boş olan tüp şeklindeki saplarının ucunu keserek mürekkeple dol-durmak suretiyle elde edilen mürekkepli ka-mış kalemler yüzyıllarca kullanılmıştır. Orta Çağ’a gelindiğinde ise mürekkepli tüy kalemler keşfedilmiş; kaz, kuğu, karga, kartal, hindi, baykuş gibi çeşitli kuşlardan elde edilen tüylerin mürekkebe batırılması suretiyle yazan bu kalemler bilhassa Avru-pa’da çok rağbet görmüştür; öyle ki tüyleri yüzünden telef edilen hayvan sayısı endişe verici boyutlara ulaşmıştır. Mürekkepli kaz tüyü kalemlerin 1000 seneden fazla bir süre kullanıldığı bilinmektedir.

Kurşun kalem

Eski Yunan ve Roma dönemlerinde de var olduğu bilinen ve Latince küçük kuyruk ya da fırça anlamlarına gelen “penicillus” ke-limesinden türediği sanılan kurşun kalem her ne kadar adı itibariyle yapımında kurşun kullanıldığı intibası uyandırsa da ana mad-desi grafit adlı bir madendir. Bununla bir-likte, 15. yüzyılda İtalya’da kurşun ve kalayın karışımından meydana gelen madde ile ya-pılan şekliyle de kullanıldığı bilinmektedir. 17. yüzyılda İngiltere’de grafit madenlerinin

bulunmasının ardından İn-gilizler meşe ağacından ilk kurşun kalemleri üret-meye başlamışlar, yalnız küçük sopacıklar kesile-rek içlerine grafit maddesi yerleştirmek suretiyle yapı-lan bu ilk kurşun kalemlerin imalatı oldukça zahmetli ve pa-halı olduğundan o dönem fazla rağbet görmemiştir.

Kurşun kalemin bugün bil-diğimiz şekliyle ortaya çıkması ise 18. yüzyılın sonlarına rastlar ve burada iki isim öne çıkar. Bun-lardan ilki Fransız kimyacı Nicolas Conté’dir. Conté hazırladığı kil ve gra-fit karışımını yakarak tahtadan silindir şeklindeki iki çubuğun içine yerleş-tirmek suretiyle hazırladığı kurşun ka-lemin 1795’te patentini alır ve üretimi için la Société Conté firmasını ku-rar. Modern kurşun kalemin bu-lunuşuyla ilgili öne çıkan bir diğer isim ise Avusturyalı mimar Joseph Hardmuth’tur. Hardmuth icra et-tiği fırıncılık mesleğinden de

yararlanarak seramik üretimine başlamak ister.

Fakat bu işte ilk önce çizim yapmanın gerek-li olduğunu ve bu iş için uygun bir kalemin olmadığını tespit ederek üreteceği seramik-lerin çizimlerini yapabileceği bir kalem ge-liştirmeye karar verir. Grafit madeni tozuna biraz kil karıştırıp hazırladığı bu karışımı bal mumuna batırarak kurşun kalemin yazı

malzemesini hazırlar ve bu çalışma sırasın-da grafite eklenen kil miktarına göre kurşun kalemin sertlik oranının belirlenebileceğini keşfeder. İleriki yıllarda işi devralan torunu, 17 farklı sertlik derecesinde kalem üreten bir fabrika kuracaktır.

Burada kurşun kalemle ilgili yarı gerçek yarı efsane, fakat oldukça ilginç bir anekdo-tu da aktarmak isteriz. Soğuk savaşın en sert döneminin yaşandığı 1960’lı yıllarda ABD ve Sovyetler Birliği arasında uzaya insan gön-derme rekabeti yaşanmaktaydı. Yer çekimi-nin olmadığı uzayda tükenmez ve dolma ka-lemle yazmak mümkün olmadığı için NASA milyon dolarlar harcayarak astronotların uzayda not alırken kullanabilecekleri

özel bir uzay ka-

lemi geliştirirken, Ruslar ise bu sorunu hiç para harcamadan ve çok daha kısa bir za-manda çözmüşler. Nasıl mı? Tabii ki kurşun kalem kullanarak.

Tükenmez kalem

Nihayet 19. yüzyılın başında metal mü-rekkepli kalemlere geçiş yapıldı ve kısa süre-de kullanımı yaygınlaştı. Sanayi Devrimi’yle ortaya çıkan teknolojik yenilikler bu alanda da yeni gelişmeleri beraberinde getirdi ve 19. yüzyılın sonlarına gelindiğinde Lewis Edson Waterman tarafından, mürekkebini içine yerleştirilen küçük haznesinde tutan ve ya-zan kısmın ucundaki bir hava deliği ve üç küçük kanal aracılığıyla mürekkebi kağıda taşıyan dolma kalem icat edildi. Aynı dönemde tükenmez kalem de geliş-tirilmişse de pek rağbet görmemişti. 1930’lu yıllarda Ma-car gazeteci Laszlo Biro dolma kalemdeki gibi sık sık mürekkep doldurmak zorunda kalmayacağı bir mekanizma üze-rinde çalışmaya başladı. Biro, gazete basımında kullanılan mürekkebin sayfa üzerinde çabucak kuruduğunu fark edince aynı mürekkebi dolmakalemde de kullana-bileceğini düşündü. Fakat oldukça kıvamlı

Meltem Kural

Kalemle yazmayı O öğretti; İnsana bilmediğini O öğretti.

(Alak suresi: 4-5)

Yazımıza alıntılayarak başladığı-mız âyet-i kerîmeden de anlaşılacağı üzere kalemin yaratılışı insanın yara-tılışından çok daha önce gerçekleşmiş, ilk insan ve peygamber Hz. Âdem’i yara-tan Allah (c.c.) ilkin ona kalemle yazmayı öğretmiştir. Tıpkı ilk insan gibi bizler de,

okul öncesi bebeklik ve erken

çocukluk çağımızda ebe v e yn imi zden şifahi olarak öğ-r e n d i k l e r i m i z i saymazsak, kâinatı ve hayatı ciddi an-lamda keşfe kalem ile yazmayı öğrenerek baş-lıyoruz.

Türkçeye Arapçadan geç-tiği bilinen “kalem” kelime-sinin, Arapçaya ise Yunancada kamış anlamına gelen “kalamos” kelimesinden geçmiş olabileceği dü-şünülmektedir. Her ne kadar kişi-

sel bilgisayarlar ve akıllı

t e l e f o n l a r ı n hayatımıza gir-mesiyle yazışma faaliyetlerimiz açısın- dan kullanım ala-nı eskiye nazaran oldukça daralmış olsa da, kalem günlük hayatımızda hâlâ vazgeçeme-diğimiz bir yazım aracıdır.

Kalemin tarihinin yazının tarihinden daha eski olduğu söylenir ve insanlık tarihi incelendiğinde bunun hiç de haksız bir tespit olmadığı görülür. Zira yazışma adına bugün tanıdığımız anlamdaki yazılı anlatım siste-minden daha farklı yöntemler kullanılmış; geçmişte de insanlar duygu ve düşüncelerini kum ve toprak gibi yumuşak zeminlere işaret parmaklarını veya odun parçalarını kullana-rak çeşitli şekiller ve objeler çizmek suretiyle anlatma yoluna gitmişlerdir. Sonraları taş zemin veya lehva gibi daha sert zeminler üzerine çizebilmek için çivi ve sivriltilmiş metal gibi cisimler kullanmışlardır. Yıl-lar geçtikçe yazmak ve çizmek için kul-lanılan “kalem” in türü gibi yapımında kullanılan malzemeler de çeşitlenerek çoğalmıştır.

Kamış kalemlerden tüy kalemlere

Mısırlılar ilk zamanlar kilden hazırladık-ları tabletler henüz kurumadan yazmak is-tedikleri şeyi yaş tablet üzerine maden veya tahtadan yapılmış kalemlerle yazarlarmış. Sonraları ise papirüs ve kağıdın icadı ile Yu-nan ve Roma medeniyetlerinde de görüldü-ğü gibi saz ve bambu gibi bitkilerin sapların-dan yapılan kamış kalemler geliştirmişler. Görüldüğü gibi tarih boyunca üzerine yazılan malzemenin türüne uygun olarak yazı yazılan kalemin ham maddesi de

Page 23 - camia

This is a SEO version of camia. Click here to view full version

« Previous Page Table of Contents Next Page »