This is a SEO version of camia. Click here to view full version
« Previous Page Table of Contents Next Page »Dosya/Söyleşi
32 PERSPEKT İ F • SAY I 232 • HAZ İ RAN 2014
“Paralel Toplum” kavramsallaştırmasını ilk olarak Wilhelm Heitmeyer, 90’lı yıllarda yapıyor, ancak kullanımın yaygınlaşması 2000’li yıllarda oluyor. Bu çok yeni bir tarih. Bu durum, Alman-ya’nın yabancı kültürler üzerine ne kadar geç düşünmeye başladığı ve yüzleştiği gerçeğinin bir ifadesi mi?
Paralel toplum yalnızca Wilhelm Heitmeyer ile ortaya çıkmış bir kavram değil aslında. Tarihî açıdan çok eski bir kavram. Hatta 16. yüzyılda Thomas More’nin “Ütopya” isimli kitabında da alternatif bir toplum modeli sunulur. Paralel toplum, kavram olarak bir toplumu eleştirmek için sosyal bilimlerde, tarihte çok kullanılan bir kavram olmuştur.
Diğer ülkelerle karşılaştıracak olursak özel-likle Almanya’nın kendisini göç ülkesi olarak kabul etmesinde bir gecikme var, bu kesin. Bunu yalnızca kavramların gelişmesiyle açıklayama-yız; daha çok bu kavramlar ne anlama geliyor, paralel toplum bir tehdit olarak mı algılanıyor yoksa toplumun bir parçasını tarif etmek için mi kullanılıyor, buna bakmak gerekir. Örneğin sub-gesellschaft (alt-toplum) ya da sub-milieu (alt muhit) gibi olgular göçmenler olmaksızın da mevcuttur. Hiçbir toplum homojen değildir. Paralel toplum da yalnızca yabancıların Alman-ya’ya gelmesiyle oluşmuş değildir. Menajerlerin kendi aralarında oluşturdukları gruplar da bir nevi paralel toplum anlayışına denk gelmekte-
dir. Bunu yalnızca yabancılara bağlamak konuyu çok kısıtlamak olur.
Peki batı Avrupa’nın daha önceki paralel top-lumları kimler olmuş? Sömürge geçmişi olan ülkelerin yabancıya yaklaşımı ve onlarla sürdür-düğü ortak yaşam ile işçi göçünden sonra oluşan azınlıklara yaklaşım arasındaki benzerlikler ve farklılıklar neler?
Norbert Elias’ın 1965 yılında basılan çok önemli bir eseri vardır: “The Established and the Outsiders”; İçerdekiler ve Dışardakiler, yani yerliler ve sonradan gelenler. Kitapta İn-giltere’de yabancı olmadıkları hâlde bir bölgeye dışarıdan gelenlerin, “dışarıdan birisi” olarak nitelendirildiği ve “Bu bizden biridir.” algısına ulaşamadığı anlatılıyor. “Bizden” ve “bizden ol-mayan” sosyolojik açıdan da sürekli ele alınır. Bu konuyu yalnızca göçe bağlamak oldukça kısır bir yaklaşım olur. Pakistanlılar, Hintliler, Kuzey Afrika kökenliler sömürge zamanından beri Batı Avrupa toplumlarında var olan insanlar. Bu in-sanlar kendi aralarında bir paralel toplum olabi-lirler; fakat en önemli nokta bu grupların birer tehdit olarak algılanmaları. Bu anlamda temel soru, bu insanların topluma bir tehdit mi yoksa bir kazanç mı olduklarıdır.
“Paralel Toplum” her ne kadar herkes tarafın-dan tek bir anlamda ve tek bir amaçla kullanıl-
Türkiye Araştırmaları Merkezi Vakfı (Stiftung Zentrum für Türkeistudien) Mü-dürü ve göç araştırmaları alanında uzman olan Prof. Dr. Hacı Halil Uslucan ile Almantoplumununparaleltoplumtartışmasındakikorkularınıntabanıhakkında görüştük.
AHMET FARUK ÇAĞLAR » acaglar@perspektif.eu
“Toplumsal Yük Olgusu Göz Önünde Bulundurulmalı.”
This is a SEO version of camia. Click here to view full version
« Previous Page Table of Contents Next Page »