This is a SEO version of camia. Click here to view full version
« Previous Page Table of Contents Next Page »13 HAZ İ RAN 2014 • SAY I 232 • PERSPEKT İ F
*Açık Din Politikası Forumu (FOR)’nun kurucusu ve başka-nı olan Sven Speer, aynı zamanda Osnabrück Göç Araştır-maları Enstitüsü ile Münster Üniversitesi “Din ve Politika” araştırma grubunda çalışmaktadır. Speer daha öncesinde Federal Almanya Parlamentosu’nda entegrasyon ve İslam konularında araştırma görevlisi olarak yer almıştır.
(dinsiz) olarak tanımlanırken, Türkiye’de de belli zamanlarda Sünnileşme yönünde baskı-lara maruz kaldılar. Bunun sonucunda şaşırtıcı olmayan bir şekilde Aleviler, Müslüman olup olmadıkları konusunda büyük fkir ayrılıkla-rına kadar düşmüşlerdir. Bu Alevilik içi tar-tışmaya bir de Alman devletinin teşvik edici yapıları girmektedir. Siyasete kadar nüfuz ede-bilmiş olan İslamofobi, Alevilerin kendilerini gayrimüslim olarak tanımlamaları yönünde de etkili olmuştur. Almanya’da Alevilerin, hüma-nist miraslarına vurgu yaparak Müslümanlara karşın kendilerini Türkiye’den gelen “Müslü-manlar” olarak değil, Türkiye’den gelen “iyi” göçmenler olarak sunmaları siyaset tarafından da takdir görmüştür.
Diğer yanda Alman Devleti, tüm dinlere ve dünya görüşlerine eşit durmak yerine İslam’ın entegrasyonuna büyük kaynaklar harcamak-tadır. Aleviler ve Alevi dernekleri için de Müs-lümanların tarafında durup teşvik programla-rından yeterince yararlanmak ile diğer küçük dinî azınlık veya ideolojik cemiyetler tarafında durup devlet teşvikinden daha az yararlanmak arasında ikilem söz konusu olmaktadır. Mese-la din dersleri, ilahiyat ve sosyal hizmet çalış-maları ile alakalı konularda devletle müzakere etmek isteyen birisinin, İslam’a olan aidiyeti hakkında şüphe duymasına rağmen Alman İs-lam Konferansı’nın (Deutsche Islamkonferenz) üyesi olması gerekiyor. Buna mukabil Aleviler, İslam’a olan aidiyetleri hakkında şüphede ol-malarına rağmen Alman İslam Konferansı’nın üyesidirler. Zira din politikaları ile alakalı Al-man İslam Konferansı’ndan daha iyi bir plat-form henüz bulunmamaktadır.
Alevilerin Müslüman olup olmadıkları so-rusu daha çok siyasi açıdan önem arz eden bir sorudur. Buna karşın Alman devleti, kendisini Müslümanların “entegrasyonu” konusundan soyutlayarak dinî ve ideolojik cemaatlerin eşit haklara sahip olması yönünde çalışmalı ve tüm inançlı ve inançsız insanları kapsayacak şekil-de Şeffaf Din Politikası yürütmelidir. Şeffaf Din Politikası bireylerin dindarlığına saygı gösterir. Devlet tarafından gerçekleştirilen misyoner-liğe ama aynı zamanda sekülerleştirme prog-ramlarına engel olur. Şeffaf Din Politikası, din
ve hakikat iddiası gibi bazı soruları cevapsız bırakır ve hiçbir hakikati önceden belirlemez. Şeffaf Din Politikası bir dine bağlı olma ya da karşı olma kararını vatandaşların kendi terci-hine bırakmıştır.
Devlet, sayısını ya da büyüklüklerini dikkate almaksızın tüm inanç mensuplarına, inançları-nı yaşayabilecekleri bir toplum imkânı sunabil-melidir. Din şahsa özel bir şey olmakla beraber, her vatandaş kendi inancını ya da ideolojisini kamuya açık olarak yaşama hakkına sahiptir. Buna karşın kapalı din politikasında vatandaş-lar inançlarını ya da ideolojilerini kamuya açık olarak yaşayamaz. Buna örnek olarak başörtü-sü yasağı verilebilir: Bazı eyaletler Müslüman kadın öğretmenlerin dinî inançları sebebiyle taktıkları başörtüleri ile çalışmalarını yasak-lıyorlar. Aynı yasak yakın zamana kadar Türk üniversitelerinde de bulunmaktaydı. Bu tür bir yasaklama ile devlet kendi vatandaşlarını ken-di vatanlarına yabancılaştırmaktadır.
Çatışmalar, giderek daha fazla görünür hâle gelen çeşitlilikten dolayı kaçınılmaz olabilir. Fakat dinî-ideolojik açıdan çeşitli/çoğulcu bir toplumda barış içinde yaşamak istiyorsak biz-den farklı olan kişilerin farklılıklarına saygı göstermeliyiz. Ülkedeki tüm insanları tekdü-zeleştirmemiz gerektiği düşüncesinden ve bu düşüncenin sonucunda bir kazanç elde etme beklentisinden vazgeçmeliyiz. Aynısı, ülkedeki bir dinin veya geleneğin tüm mensuplarını bir-birine benzetmeye çalışmak için de geçerlidir. Çeşitliliğe açık olmayı öğrenmemiz gerekiyor. Devlet tüm cemaatlere aynı uzaklıkta dur-malı ve dostça iş birliği yapmalıdır. Bu sade-ce çoğunluğa sahip dinler için değil, aynı za-manda Müslüman cemaatler, diğer Hristiyan kiliseleri, insani dernekler ve benzerleri için de geçerli olmalıdır. Bu, sadece Almanya veya Türkiye için değil, dünyadaki tüm devletlerin benimsemesi gereken bir uygulamadır.
This is a SEO version of camia. Click here to view full version
« Previous Page Table of Contents Next Page »