Background Image
Previous Page  6 / 68 Next Page
Basic version Information
Show Menu
Previous Page 6 / 68 Next Page
Page Background

OkuyucuMektupları

Yazı İşleri, gelen mektupları kısaltma

ve değiştirme hakkına sahiptir.

Okuyucu mektupları, dergi redaksi-

yonunun görüşlerini yansıtmamak-

tadır.

Bize görüşlerinizi bildirmek için:

Adres

Perspektif

Merheimer Strasse 229,

D-50733 Köln

Telefon +49 221 942 240 – 46 / 47

Fax

+49 221 942 240 21

e-posta

okuyucu@perspektif.eu

PERSPEKTİF

• SAYI 235 • KASIM

2014

6

Perspektif 234/2014

Nasıl kiliseler mevcut sosyal gerçeklik üzerinden

kendilerini yeniden konumlandırmak ihtiyacı

hissettilerse (ve bu ihtiyacın neticesinde sosyal

bir rol üstlendilerse), Müslüman cemaatler de

içinde yaşadıkları çağa uygun olarak kendilerini

yeniden konumlandırmalıdırlar. Fakat bunu ya-

parken, İslam değerleri ve temel prensiplerinden

asla taviz verilmeyecek bir akıl ve çözüm yolu

üretmelidirler.

Mustafa Serbest

EYLÜL /EKIM2014 |YIL20 |NR./SAYI234

AYLIKHABER-YORUMDERGISI

OrtaDoğuSorunu

veAvrupa’da

İslam’aLinç

s.

10

DünyaUygurKon-

gresi’ndenDolkun

İsaİleSöyleşi

s.

54

İslamicemaatlerin sosyal

hizmetçalışmaları

göçmenlerin

kendilerini

Almanya’da

rahathissetme-

lerineyardımcı

olmaktadır.

s.

36

CFCMBaşkanı

DalilBoubakeur

İleSöyleşi

s.

20

Orta Doğu Sorunu ve

Avrupa’da İslam’a Linç

Sabine Schiffer’in yazısı, yazın

Avrupa’da olup medyanın haksız

ve taraflı yayınları karşısında ken-

disini çaresiz hisseden herkesin

yüreğine su serpmiştir herhalde.

Tek bir yazıyla, mevcut bütün so-

runların nedenine işaret edebil-

mek, Schiffer’in mahareti olsa ge-

rek. Bu güzel yazı için teşekkürler.

Cemil Serdar

Almanya’da Cami

Yangınlarının Handikapı

Almanya’ya geldiğimizden beri

yanan camiler, evler, camilerin

önlerine bırakılan domuz kafaları

ya da “en iyi ihtimalle” duvarları-

na yazılan tehdit mesajları ile iç

içeyiz. Türkiye’deki yakınlarımız,

her yangın haberinde endişeyle

bizi arıyor. Koalisyon hükûmeti

belki biz Müslümanları önemse-

miyor; fakat en azından Alman-

ya’nın uluslararası saygınlığını

muhafaza etmesi açısından me-

seleye yaklaşsa ve somut, etkin

çözüm önerilerini uygulamaya

başlasa iyi olacak.

Fatma Kanat

İmam Hatip Lisesi ve

Politize Edilen Haklar

(Perspektif 233/2014)

Elif Zehra Kandemir isimli ya-

zarınızın “İmam-Hatip Lisesi

ve Politize Edilen Haklar” isimli

yazısının ilk cümlesindeki ciddi

hata için yazıyorum. “Geçtiği-

miz aylarda inşası tamamlanan

İmam Hatip Lisesi...” Aslında

daha temeli yeni atılmış bir bina-

yı tamamlanmış bina gibi yazma-

nın yanlış olduğunu siz de kabul

edersiniz. İyi yayınlar.

Mahmut Salih, Avusturya

Not: İlgili yazıdaki İmam Hatip

binasının inşaatı devam etmekte-

dir. Eylül ayı itibariyle ilgili okulun

dersleri Viyana’daki İslam Ensti-

tüsü binasında başlamıştır. İnşaat

bittikten sonra lise yeni binaya ta-

şınacaktır. Yazıdaki bilgi hatası için

okuyucularımızdan özür dileriz.

“Farklı Olmak Sorun

Doğurur. ”

Boubeker’in söyleşisinin bir şaka

olduğunu varsayıyorum. Kendi-

si, Fransızların Müslümanlardan

korkmalarını normal buluyor,

kendisinin Avrupa’ya uyum sağ-

ladığını, diğerlerinin de bunu

yapması gerektiğini, zira bunu

kendi isteğiyle yaptığını savunu-

yor. Boubeker, bunları doktorların

buluştuğu bir derneğin başkanı

olarak söylese sorun değil, fakat

bu tarz düşüncelerle, Müslüman-

ları temsil eden CFCM gibi bir ku-

ruluşun başkanlığında kendisinin

ne işi var?

Mehmet Üstündağ

Bu söyleşi, hem CFCM’in hem

de başkanının sorunlu bakışını

ortaya koyuyor bence. Devlet, si-

yasi diyaloğunu gerçekleştirirken

karşısında tam da görmek istediği

Müslüman profilini bulmuş böy-

lece. Acı olan, Boubeker’in bu ifa-

deleri Fransa’daki Müslümanlar

arasında tartışmaya açmayarak,

bu fikirlerin “zaten bütün Müslü-

manlar tarafından benimsenmesi

gerektiği” gibi bir hava oluştur-

ması.

Zeynep Şahinoğlu

Müslümanların Sosyal

Devlete Katkıları

Sosyal devlet denilen şey, sene-

ler süren zulüm ve sömürünün

sonucunda oluşmuş olan bir kav-

ramdır. Müslümanların zulmü

yumuşatmak için oluşturulan bu

kavramsallaştırmaya katkısı yok-

tur ve bana kalırsa olmamalıdır

da. Samy Charchira, “Müslüman-

lar şundan eminler” diye başladı-

ğı yazısında buna da değinmeliydi

bence.

Mevlüt Bakır

11

EYLÜL / EKİM

2014 • SAYI 234 •

PERSPEKTİF

sempati söz konusu olduğu için bu durum şa-

şırtıcı olsa da, aslında İslamofobi, din ile çok

ilintili değildir.Aksine İslamofobi,dışlayıcı bir

ırkçılık,yanibir kültür ırkçılığıdır; farklı konu-

ların etnikleştirici bir dindarlaşma aracılığıyla

birgrupamahsus kılınmasıdır.

Fakat bu herkesin farkında olduğu bir du-

rum değildir ve bu nedenle çok sık bir şekilde

dinîkonular,komplo teorilerinedairaçıklama-

larlakarıştırılmak-

tadır. Bunun için

en etkileyici ve

ne yazık ki ge-

çerliliğini

hâlâ

koruyan örnek an-

tisemitizmdir.

Kendisine suç

atfedilen grup de-

ğil, bu gruba hınç

taşıyanlar,

yani

medyadaki, düş-

manlığı körükle-

yici figürleri ne-

reden geldiğine,

yayımlanmasına

kimin karar ver-

diğine

bakmak-

sızın içselleştirip

bir dünya görüşü

hâline getiren ki-

şiler bu nefrete

karşı

savaşmak

durumundadırlar.

Medyada bazı

konu ve resimle-

rin seçilmesi süre-

cindeki kısır dön-

güye önce medya

çalışanları yakalanmışlardır. Bunlar, çalışma

şekilleri sebebiyle –ajans havuzları, medya

arşivleri- kalıplaşmış yargıların foyasını orta-

ya çıkarmak yerine onları yeniden ve yeniden

üretirler.

Medyada sunulanfigürler ile gerçek arasın-

da (aradagerçeklerdenufakseçmeleredayanan

anlatımlar olsa da) genelde dağlar kadar fark

vardır.Fakatyinedemedyada sunulanfigürler,

gerçeği ikame ederler.ÖrneğinMüslümanların

teröre karşı çıkmadıklarınadairdüşünce,Müs-

lüman organizasyonlarınmedyada yer bulma-

yanbasınbildileri yadafikirleriyledeğil,med-

yamızın yayımlamapratiğiyle alakalıdır.

Karikatürkrizininelealınışbiçimide,Dani-

marka’da karikatürlerin basılmasından altı ay

sonrabunlarıMısırgazetelerindebastıranbelli

aktörlerin kasıtlı tahrikleri olarak değil,Müs-

lümanların çabukhırçınlaşmasına kanıtolarak

kullanılmaktadır.

Bu tepkiler bütün

dünyada

“Müslü-

man öfkesi” (İng.

“Muslim

Rage”)

olarak

adlandı-

rılmıştır.

Bernard

Lewis, 1990 yılında

aynı isimde birma-

kale yayımlamıştır.

Bumakale, İslam’ın

düşman figürü ola-

rak adlandırılma-

sının açılış töreni

olarak değerlendi-

rilmektedir ve aynı

zamanda

Samuel

Huntington’un ki-

tabına da esin kay-

nağıolmuştur.

Focus’un 1995

yılında

“Allah’ın

Savaşçılarından

Korkmak”

(Alm.

“Zittern vor Allahs

Kriegern”) başlıklı

kapağı ya da Peter

Scholl-Latour’un

90’lı yıllardakikitap

ve yayınları incelendiğinde, İslam algısının 11

Eylül öncesinde ve sonrasında kalite açısından

bir farklılık göstermediği görülmektedir.Müs-

lümanlar geri kalmış, şiddet yanlısı ve kadın

düşmanı olarak görülmekteydi ve bu bugün

dehâla böyle.Son on senede sadece ele alınan

“İslam konuları”nın sayısı arttı. Bu konular

aslında “İslam konuları” da değillerdi üste-

lik, dünya genelinde İslam’a has olmamasına

rağmen şiddet, terörizm, cinsiyetçilik ya da

Cicerodergisininağustossayısındakikapağı: İslamkötümü?

Gündem

10

PERSPEKTİF

• SAYI 234 • EYLÜL / EKİM

2014

İnanılır gibi değil: 90’lı yıllarda görülen ve

2009’da Sarrazin’le doruknoktasınaulaşan İs-

lam’a veMüslümanlara yönelik küçük düşürü-

cü söylemler,2014’te de tekrarlanıyor.Alman-

ya’da Nicolaus Fest’in Bild Pazar gazetesinde

27Temmuz tarihinde yayımlanan “Uyuma En-

gelOlan İslam” (Alm. “Islam als Integrations-

hindernis”) isimli Müslüman karşıtı polemiği

öfkeye neden oldu. Açıkçası 90’lı yıllarda bu

noktayahenüz varmamıştık.

İslamofobietrafındaki tartışmalarıözellikle

Thilo Sarrazin’e (ve İsviçre’dekiminare yasa-

ğına) borçluyuz. Medya, Sarrazin’in ırkçılığa

kadar uzanan ifadelerini ve Müslüman karşı-

tı polemiği iyi bir şeymiş gibi sundu; Marwa

el-Sherbiny’inDresden’de İslam düşmanımo-

tiflerle öldürülmesi bile bu durumu değiştire-

medi. Cicero dergisinin Ağustos 2014’teki ka-

pağı daMüslüman karşıtı ırkçılığın ana akım

medyada perçinlenmesi gibi ölümcül bir tehli-

keyi gözlerönüne seriyor.

OrtaDoğuSorunuve

Avrupa’daİslam’aLinç

İsrail’in yaklaşık ikibine yakın Filistinlininhayatınamalolan saldırıları, sadece

OrtaDoğu’yudeğil,Avrupa’dakiMüslümanlarıdayakındanetkiledi. İsrail’in in-

sanhayatınıhiçesayaneylemlerinikınamak içinyapılangösteriler,Almanya’da

antisemitizm tartışmasınıalevlendirdi.Bir süre sonramedyada İsrail’inhukuku

ayaklaraltınaalan siyasetideğil,Müslümanlarınne kadarantisemitikolduğu

tartışılmayabaşlandı.

DR.SABINE

SCHIFFER

*

»

schiffer@medienverantwortung.de

Cicero’da “İslam kötü mü?” (Alm. “Ist der

Islam böse?”) sorusu ciddi ciddi ele alınmış.

Burada insan başka soruları düşünmeden ede-

miyor: Filistin topraklarındaki İsrail politika-

sı nedeniyle “Yahudilik kötü mü?” ya da Na-

to’nun “kaynakların güvence altına alınması”

argümanıyla desteklenen yayılmacı politikası

nedeniyle“Kapitalizm kötümü?”

EskiDüşmanFigürü,ModernPropoganda

Son günlerdeki tartışmalarda yeni birşey

yok, fakat tartışmalar daha sivrilmiş vaziyette.

1979 İranDevrimi’nden beri el altından yürü-

tülen ya da incemetin ve fotoğrafmontajla-

rıyla hariçten telkin edilmeye çalışılan şey, 11

Eylül 2001’den beri İslam’a veMüslümanlara

karşı çok açık bir şekilde sürdürülüyor.Kanıt-

ların yokluğuna rağmen 11 Eylül, İslami bir

komploolarakdeğerlendiriliyor.

Medyamız, Müslüman karşıtı tahrikler-

de daima sorumluydu. Fakat 90’lı yıllarda

medyada, sözde ya da hakiki İslam arasında-

ki farka dair birmutabakat söz konusuyken –

Reinhard Schulze ya da Irmgard Pinn gibi bi-

lim adamlarının pozisyonları gibi istisnalar

sayılmazsa-, bugün sol tendanslı bazı medya

organları kendilerini İslam düşmanlığına karşı

kararlıbir şekilde konumlandırmışlardır.Özel-

likle sol çevrelerdedinî sorunlarakarşıdahaaz

İslamofobi,din ileçok ilintilideğil-

dir.Aksine İslamofobi,dışlayıcıbir

ırkçılık,yanibirkültür ırkçılığıdır;

farklıkonularınetnikleştiricibir

dindarlaşmaaracılığıylabirgrupa

mahsuskılınmasıdır.

21

EYLÜL / EKİM

2014 • SAYI 234 •

PERSPEKTİF

BenAvrupalılarakarşı

saygılıolursam,onlar

dabanakarşı saygılı

olur.Bubirkaidedir.

SadeceMüslümanlarya-

şamıyorburada,Hris-

tiyanlarvar,Yahudiler

var.Avrupa’da farklıdin

mensuplarıvarvebera-

beryaşamakdurumun-

dayız.

yok, tesbihiniz yok, içinde yaşadığınız şartlara

uyumlu görünüyorsunuz.Avrupai hayat tarzına

göre yaşıyorsunuz,Avrupalısınız.Bir Türksünüz

ve sizin ülkeniz olan Türkiye’de de laiklik var,

Avrupa’ya girmek istiyorsunuz. Türkiye olarak,

Avrupa’ya hilafet getirmek istediğinizi söylemi-

yorsunuz.YaniAvrupa’ya veAvrupa’nın kurum-

larına saygınız var.Ben de bu yönde uyumlu ve

saygılı bir duruş olması gerektiğini düşünüyo-

rum.Kur’an diyor ki; “Bir toplum kendilerinde-

ki özellikleri değiştirinceye kadarAllah, onlarda

bulunanı değiştirmez.” (Râd suresi, 13:11) Ve

yineKur’an diyor ki: “İşte böylece sizin insanlı-

ğaşahitlerolmanız,Resul’ündesizeşahitolması

için sizimutedilbirmilletkıldık.” (Bakara suresi,

2:143)Bu,bir yönüyle siyasi İslam’a karşıolmak

demektir.BizKur’ani, İslamibirvizyon istiyoruz,

ama siyasi bir İslam istemiyoruz. Burada özgü-

rüz ve insanların hayat tarzlarına ve âdetlerine

saldırmak istemiyoruz. Ben Avrupalılara karşı

saygılı olursam,onlar da bana karşı saygılı olur.

Bu bir kaidedir. SadeceMüslümanlar yaşamıyor

burada,Hristiyanlarvar,Yahudilervar.Avrupa’da

farklıdinmensuplarıvarveberaberyaşamakdu-

rumundayız.

Peki bu fikirlerin Fransa’daki Müslümanların

genel kanaatlerini ifade ettiğini düşünüyor mu-

sunuz? Yoksa bunu,Müslümanların karşı karşıya

kaldığı saldırılaraveayrımcılığakarşıbir savunma

olarakmıyorumlamalıyız?

Bu benim, Avrupa’ya uyum sağlamış bir in-

sanın şahsi düşüncesi.Ancak insanların birçoğu

yaşadıklarıülkeyeuyumsağlayamadı.Ben insan-

lara tavsiyede bulunmak için kendi tecrübeleri-

mi paylaşıyorum.Herne kadar değişim bir anda

olmayacak olsa da… Ben diyorum ki: Fransa’da

yaşıyoruz, ben Fransa’yı anlayabildim ve seve-

bildim.Müslümanolanbirçok insanbuülke için

can verdi.Bütün bu sebeplerden dolayı kendimi

evimdehissediyorum,buradayabancıdeğilim.

Aynısısizin içindegeçerli.GeçmişteAlmanya

Türkiye’ye çok yardım etmiştir, Alman askerler

arasında çok sayıdaMüslümanvardı,hâlâdavar.

Gündem/Söyleşi

20

PERSPEKTİF

• SAYI 234 • EYLÜL / EKİM

2014

UlusalCephe’nin (Fr.“FrontNational”)Avrupa

ParlamentosuSeçimlerindekibaşarısınınaltında,

laikliğe tehditolarak sunulanMüslüman vegöç-

menlere karşı yürüttüğü kampanyanın yattığı

söyleniyor.Müslümanlara karşıhâkim siyasi söy-

leminasılyorumluyorsunuz?

Araştırmalara göre Fransa’nın yüzde 80’ine

yakın bir kesimiMüslümanlara karşı ve Fran-

sa’da -sadece Fransa’da değil tabii Avrupa’nın

diğer ülkelerinde de- İslamofobi’nin yaygın

olduğu kesin. Avrupa’da artan İslam karşıtlığı

büyük ölçüde ekonomik krize bağlı bir durum.

Halkın çoğunluğuna göre krizin sorumlusu

Müslümanlarvegöç.Onlaragöresorun İslamve

bazı İslamcıların kamu alanında sergiledikleri

davranışlar (burka ya da sokakta namaz kılmak

gibi) Fransa gibi İslami âdetleri kamu hayatına

dâhil etmeyi düşünmeyen bir ülkeyi rahatsız

ediyor. Bu kültürel ve siyasi bir dışlamadır as-

lında, diğer göçmenlerden farklı olan Müslü-

man göçmenlere yönelik köklü bir antipati var.

Müslüman göçmenlerArapça konuşuyorlar, İs-

lam dininemensuplar ve İslamiyet Fransa’nın,

hatta Avrupa’nın ikinci büyük dini olmuş du-

rumda.HristiyanKatolik kültüre sahipbuülke-

ler Müslüman nüfusunun artışından memnun

değillervebunüfus50yıl,hattadahaazbirsüre

içerisinde daha da artacak.2050’deMüslüman-

lar belki de çoğunluk olacaklar ve bu durum bir

tehdit olarak algılanıyor. Çünkü Müslümanlar

“FarklıOlmakSorunDoğurur.”

AHMET FARUK

ÇAĞLAR

*

»

acaglar@perspektif.eu

Fransa İslamKonseyi (CFCM),Fransa’nın İslam’la siyasidiyaloğunundüzenlen-

mesi için 2003 yılında kuruldu. Kurulduğundan beriMüslümanları yeterince

temsiletmediğiyönündeeleştirilerinhedefioldu.Diğeryandankimileri,Fransa

gibi laikliğin katı şekildeuygulandığıbirülkedeCFCMgibibir kuruluşunorga-

nize olmasının bile büyük başarı olduğunu, kurumun Fransa sistemine ayak

uydurmak zorundaolduğunudüşünüyor.Huzurlubir yaşamınhomojen top-

lumlaroluşturmaktangeçtiğinidüşünenCFCMBaşkanıDalilBoubakeur soru-

larımızıyanıtladı.

genç,dinamikveatalarınınmaruzkaldığıküçük

düşürücükoşullarıkabuletmek istemiyorlar.

Korkmalarıbiryönüylenormalozaman…

Tabii,bu hermilletin geçtiği bir süreç. İslam

ile Hristiyanlık arasında belirli farklılıkların ol-

duğudabirgerçek.

CFCM, Haziran ayında “FransaMüslümanları-

nın Bir Arada Yaşama Dair Vatandaş Sözleşmesi”

(Fr. “Convention Citoyenne des Musulmans de

Francepour levivre‐ensemble”)başlıklıbirçokke-

simdeneleştirialanbiraçıklamayayımladı.Neden

böylebirbildiriyayımlamagereğiduydunuz?

Mevcut İslamafobi’yi azaltmak için…Müslü-

manların oldukları gibi kalacaklarını, değişme-

yeceklerini farz edelim. O zaman hoş olmayan

şeyler olacaktır, çünkü Avrupalılar bu durumu

gözönündebulunduruyorvekorkuyorlar.Vekor-

kularını Fransa’nın yakında birinci partisi ola-

cak Ulusal Cephe gibi siyasi partiler aracılığıyla

gösteriyorlar.Eğerbuparti iktidaragelirsebüyük

şoklar yaşanacak ve Fransa’daki,Almanya’daki,

İsviçre’deki ya da İtalya’daki Müslümanlar bu

durumun sonuçlarına katlanmak zorunda kala-

caklar.Bizbuolasıçatışmayıönlemek istiyoruz…

Ben Fransızca, İngilizce ve Almanca konu-

şuyorum. Bir doktorum ve yaşadığım ülkeye

uyum sağladım, entegre oldum. Siz de aynı şe-

kilde uyum sağlamış görünüyorsunuz.Takkeniz