Muhterem Müslümanlar!

Bizleri bir ana babadan var eden Yüce Rabbimiz, kan bağını ve gönül bağını üzerimize bir hak ve sorumluluk olarak yüklemiştir. Akrabalık bağını korumak kimi zaman ihmal ettiğimiz, kimi zaman ötelediğimiz ama aslında dinimizin temel taşlarından biridir. Sıla-i rahim “akrabalık bağlarını yaşatmak, akrabalarla ilişkiyi sürdürmek, haklarını gözetmek, ziyaret etmek” olarak tanımlanmıştır. Hutbemin başında okuduğum âyet-i kerîmede Yüce Rabbimiz “Adını anarak birbirinizden dilek ve istekte bulunduğunuz Allah’a saygısızlıktan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.”[1] diye buyurarak akrabalık haklarına riayeti emretmiştir. İslam âlimleri bu ayete ve daha başka ayetlerle, hadislere dayanarak sıla-i rahimi gözetmemenin haram olduğunu bildirmişlerdir.

Kıymetli Müminler!

Akrabalarımızla kurduğumuz bağ, bir kul olarak Allah ile kurduğumuz bağı etkileyecek kadar önemlidir. Onlarla iyilik, merhamet ve adalet üzerine geliştirdiğimiz sağlıklı bir ilişki her bakımdan rahmete yol açacaktır. Bu bağlamda Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Nesebinizi sıla-i rahim yapmak için öğreniniz. Şüphe yok ki sıla-i rahimde muhabbet; malda zenginlik, çalışmada bereket vardır.”[2] Maalesef gündelik hayatın hengâmesi içinde aile ve akraba ilişkilerinin zayıfladığı, hatta kaybolma noktasına geldiği görülmektedir. Oysaki dinimiz bir taraftan akraba ilişkilerini mümkün mertebe kuvvetlendirmemizi emrederken, diğer taraftan da gönül bağı ile ilişkilerimizi koparmamızı yasaklamaktadır.

Kardeşlerim!

Sıla-i rahimle bereket bulan bir ömür sadece rızıkla değil; huzurla, muhabbetle, dua ile zenginleşir. Birbirine el uzatan, hâlini hatırını soran, dertte ve sevinçte omuz omuza olan ailelerde Allah’ın rahmeti eksik olmaz. Bazen bir ziyaret, bazen bir telefon, bazen bir selam bile bu rahmet kapılarını aralamaya yeterlidir. Çünkü sıla-i rahim sadece bir sorumluluk değil, bir bereket vesilesidir. Nitekim Rahmet Peygamberimiz (s.a.v.) “Kim rızkının bollaştırılmasını yahut ecelinin geciktirilmesini (ömrünün bereketli olmasını) arzu ederse, akraba ilişkilerini sürdürsün.”[3] diye buyurarak bu berekete vasıl olmak için akrabalık bağını korumamızı istemiştir. Ancak sıla-i rahim, sadece hayatta olanların hatırlanması değildir. Bir mezar başında geçmişlere Fâtiha okumak, bir din kardeşini hatırlamak, onun derdiyle dertlenmek, onun yükünü hafifletmek de sıla-i rahim kapsamındadır. Bugün akrabamıza gösterdiğimiz ilgiyi, dünyanın öteki ucundaki mazlum kardeşlerimizden esirgemek, sıla-i rahimi eksik anlamaktır. Gazze’de bir lokma ekmeğe muhtaç çocuğu, Suriye’de mahzun bekleyişteki bir kardeşimizi hatırlamak da sıla-i rahimdir. Bu bağ sınırları, dilleri, coğrafyaları aşan bir rahmet köprüsüdür. Önümüzdeki günlerde ve haftalarda birçoğumuz memleketlerine, sevdiklerine doğru yola çıkacak. Bu vesileyle, tatili sadece dinlenmek için değil, sıla-i rahim için de bir fırsat olarak görelim. Gittiğimiz yerlerde akrabalık ilişkilerini canlandıralım, küslükleri bitirelim, muhabbeti çoğaltalım. İhmal ettiğimiz ziyaretleri yapalım, hâl hatır soralım, geçmişlerimizin kabirlerini ziyaret edelim. Selam gönderelim, gönül alalım, küçük bir ikramla da olsa hayırda yarışalım ve yola çıkmadan önce yol sadakamızı verelim, dualarla, emanetle yola revan olalım. Yüce Rabbimiz akrabalık bağlarını canlı tutan, gönül köprüleri kuran müminlerden eylesin. Gideceğimiz yolları selametli, gideceğimiz evleri huzurlu eylesin. Yolculuğa çıkan ve çıkacak olan tüm kardeşlerimize kolaylık, sağlık, güvenlik ve hayırlı yolculuklar dileriz.

[1] Nisâ suresi, 4:1

[2] Tirmizi, Birr ve Sıla, 49

[3] Buhârî, Edeb, 12

Hutbe-Türkçe

Hutbe-Almanca

Hutbe-İngilizce

Hutbe-Fransızca

Hutbe-Arapça

Hutbe-Hollandaca

Hutbe-İsveççe