İRŞAD

İyiliği Dünyaya Yayan Kurban Seferinin Ardından

07 Temmuz 2025

Yüzlerce gönüllünün desteğiyle gerçekleşen ve yalnızca bir yardım organizasyonu değil, aynı zamanda bir kardeşlik ve dayanışma seferberliği olan Kurban Kampanyasını Hasene Başkanı Bekir Altaş değerlendirdi. Altaş büyük organizasyonun perde arkasını, sahadaki izlenimlerini ve gelecek vizyonunu anlattı.

2025 yılı kurban kampanyasını başarıyla tamamlayan Hasene, bu yıl da dünyanın dört bir yanındaki ihtiyaç sahiplerine umut taşıdı. “40 Yıldır Seferdeyiz, Kurbanla Birlikteyiz” sloganıyla yüzlerce gönüllünün desteğiyle yürütülen kampanya, yalnızca bir yardım organizasyonu değil, aynı zamanda bir kardeşlik ve dayanışma seferberliğine dönüştü. Kurbanlar, mazlum coğrafyalarda yüzleri güldürdü, dualara vesile oldu.

– Hasene olarak bu yılki Kurban kampanyasını başarıyla tamamladınız. Genel bir değerlendirme alabilir miyiz?

Elhamdülillah, bu yıl da emanetleri büyük bir titizlikle yerine getirdik. 2025 Kurban kampanyamızda dünyanın dört bir yanındaki ihtiyaç sahiplerine ulaşarak yüzbinlerce insanın sofrasına kurban eti taşıdık. Kampanyamız 5 kıtada, 95 ülkede ve bölgede icra edildi. Toplamda 254 bin 852 kurban hissesi ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı ve bu, Hasene tarihindeki en geniş kapsamlı kampanyalardan biri oldu.

– Kurban sadece bir yardım çalışması değil, aynı zamanda bir ibadet. Bu ne anlama geliyor sizin için ve bu iki boyutu nasıl birleştiriyorsunuz?

Kurban, bizim için yalnızca maddi bir yardım değil; aynı zamanda derin bir manevi sorumluluk. Hasene olarak kurban ibadetinin iki yönünü de esas alıyoruz: Allah’a yaklaşma niyetiyle yapılan bir ibadet ve mazlum, muhtaç insanlarla kurulan kardeşlik köprüsü. İbadet yönü, kişinin Allah’a teslimiyetini ve bağlılığını temsil ederken; yardım yönü, ümmet bilincinin ete kemiğe bürünmesidir. Bu iki boyutu birleştirdiğimizde ortaya çıkan şey, teslimiyetin, merhametin, dayanışmanın ve ümmet ruhunun somut bir tezahürü oluyor.

Bu hizmeti yaparken bağışçının niyetini, ibadet yönünü unutmuyor; dağıtımı yaparken de karşı tarafın onurunu ve ihtiyacını esas alıyoruz. Her iki tarafın rızasını, Allah’ın rızasında buluşturmayı hedefliyoruz.

Kurban ile kişi, ümmetin hâline kalben bağlanır.”

Yani niyet, sadece et dağıtmak değil; esas mesele Kurban’ın ruhunu yaşatmak.

Kurbanı sadece “dağıtılmış et” veya yardım olarak görmek, onu sıradanlaştırır. Biz bu ibadetin hikmetlerini, ruhunu yaşatmak ve yaygınlaştırmak istiyoruz.

Bu yüzden farkındalık çalışmaları bizim için çok kıymetli. Kampanya boyunca hazırladığımız görseller, videolar, sahadan gelen dualar ve şahitlikler, kampanyadan sonraki faaliyetler hep bu bilinçle oluşturuluyor. Hedefimiz, bağışçının sadece kurbanını vekâleten kestirmekle kalmaması; aynı zamanda o ibadeti hissetmesi, yaşaması, dua etmesi ve ümmetin hâline kalben bağlanmasıdır. Kurban, kişinin ümmetin derdiyle dertlenmesine ve hâline kayıtsız kalmamasına vesile olan güçlü bir ibadet olmalı.

– “Ümmetin hâline kalben bağlanması” dediniz. Bunu biraz açar mısınız?

Kurban, günümüzde ümmeti birleştiren nadir ibadetlerden biri. Düşünün ki Almanya’daki bir bağışçının kurbanı, Nepal’in uzak bir dağ köyünde ya da Gazze’deki çadır kamplarında dağıtılıyor. Orada yükselen dua, aslında ümmetin ortak duasıdır; kalpler arasında kilometreleri silip atan manevi bir hat kuruluyor. Biz de o hattın hizmetkârıyız.

Sadece bununla da kalmıyor. Kurban, Nepal’de temiz su eksikliği sebebiyle yirmili yaşlarda böbrek rahatsızlığı yaşayan gençleri Almanya’daki bağışçının gündemine de taşıyor; Gazze’deki mazlumu unutturmaya asla müsaade etmiyor, tam aksine gündemde tutmaya devam ediyor. Çünkü, gözlemcilerimiz sahadan döndüklerinde camilerde ve sohbet halkalarında ümmetin halini anlatırlar; kalpten kalbe yeni yollar açarlar.

Kurban, böylelikle insanî yardım boyutuyla hızlı bir aksiyon sunarken, farkındalık ve şuur boyutuyla da uzun vadeli bir etki bırakır. Kısacası kurban, sadece bir hayvan kesimi değil; ümmet olduğumuzu yeniden hissettiren, ortak sevincin ve sorumluluğun manifestosudur.

Arafat’ta yükselen dualar, Afrika’daki köylere çeşme olarak ulaşıyor.”

– Kurban ibadeti deyince Hac mevsimini de hatırlıyoruz. Hasene, Hac organizasyonunda ne tür faaliyetler yürütüyor?

Hasene olarak Hac organizesinde de aktifiz. Özellikle Mekke ve Medine’deki gönüllü ekiplerimiz, Hac ibadetini yerine getiren kardeşlerimizin yanında oluyor. Bu yıl, hacılarımızın desteğiyle Kamerun’da temiz su altyapısını inşa etmeye yönelik kalkınma projelerine başlamanın mutluluğunu yaşıyoruz . Böylece Hac, somut bir iyilik hareketine dönüşüyor: Arafat’ta yükselen dualar, Afrika’daki köylere çeşme olarak ulaşıyor.

– Kampanya sürecinde yüzlerce gönüllü ve gözlemci de sahadaydı. Onlar bu çalışmanın en yakın tanıkları. Sizce sahadaki gözlemcilerin rolü ve katkısı nasıl özetlenebilir?

Gözlemcilerimiz bizim için sadece bir denetim mekanizması değil, aynı zamanda birer şahit, birer köprü. Her biri bağışçının güvenini, niyetini ve emanetini alıp sahaya taşıyan, sonra da sahadaki mazlumun duasını, şükrünü ve gözyaşını alıp geri getiren elçilerimiz.

Onlar gittikleri yerlerde sadece kurban kesimlerini takip etmediler; aynı zamanda insanların hikâyelerini dinlediler, acılarına ortak oldular, çocukların tebessümüne vesile oldular. Bu kampanyanın kalbinde onların emeği, onların duası, onların şahitliği var.

Her biri, ümmetin gönül coğrafyasında bir adım daha atılmasına vesile oldu. Bu vesileyle dünyanın dört bir yanına giden tüm gönüllülerimize ve gözlemcilerimize gönülden teşekkür ediyoruz. Onlar olmasaydı bu sefer yarım kalırdı.

– Peki geleceğe yönelik olarak Hasene’nin ajandasında neler var? Önümüzdeki dönem hangi çalışmalara ağırlık verilecek?

Önümüzdeki dönemde üç alanda kuvvetli bir şekilde ilerlemeyi hedefliyoruz.

İlk olarak, kriz bölgelerine hızlı ve etkili müdahale kapasitemizi artırıyoruz; bunun için yeni uluslararası iş birlikleri kuruyor ve ekiplerimizi sahaya yönelik eğitimlerle güçlendiriyoruz. İkinci olarak, sürdürülebilir kalkınma vizyonumuzu zekât temelli projelerle pekiştiriyoruz; zekât fonlarını ailelerin kendi geçimlerini sağlayabileceği mikro girişimlere yönlendiriyor, su kuyuları, tarım desteği, meslek eğitimi ve burs programlarını birbiriyle entegre ederek tek seferlik yardımı kalıcı iyileşmeye dönüştürüyoruz. Üçüncü başlıkta ise gönüllülük ağımızı Hasene Akademi çatısı altında yeniden yapılandırıyor; gönüllülerimizle birlikte bağışçılarımızın da ümmet bilincini ve karşılıklı güveni çevrim içi ve hibrit eğitimlerle pekiştiriyoruz.

Bu adımlarla insani yardımı sırf “anlık destek” olmaktan çıkarıp, kriz anında hızlı ama barış zamanında da kalıcı çözümler üreten bütüncül bir modele dönüştürmeyi; bağışçılarımızı da insanların kendi ayakları üzerinde durabileceği bir geleceğin ortak mimarı yapmayı amaçlıyoruz.

(camiahaber)

PHP Code Snippets Powered By : XYZScripts.com