CUMA HUTBESİ
Zamanın Kıymetini Bilmek
26 Haziran 2025
Değerli Müslümanlar!
Yüce Rabbimizin biz kullarına ihsan ettiği en değerli nimetlerinden biri de zamandır. Zaman hayatın kendisidir. Zaman, yaratılmış varlıkların ömürlerini, yaşamlarını içinde geçirdikleri bir süreçtir. Zaman, insanoğlunun en büyük sermayesi ve en kıymetli hazinesidir. Çünkü her şey zaman içinde var olmakta, gelişmekte ve yine zaman içinde yok olmaktadır. Dünya ve ahiret huzurunu sağlayacak kazançlar, imkân ve fırsatlar zamanla elde edilmektedir. Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de bazı ayet ve surelere, zamana yemin ederek başlamaktadır. Tan yerinin ağarmasına, şafak vaktine, sabaha, kuşluk vaktine, fecir vaktine, tecelli eden gündüze, geceye kasem ederek, zaman hakikatine ve önemine dikkat çekmektedir. Namaz, oruç, zekât, hac gibi temel ibadetlerin vakitle kayıtlı olması da bu hakikatin önemini daha da artırmaktadır.
Kıymetli Kardeşlerim!
Zamanın her anını değerlendirmek, mümin için büyük bir önem arz etmektedir. Kur’an-ı Kerim, insanları Allah Resulünün şahsında “Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul.”[1] şeklinde uyarmaktadır. Resul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz de “Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini biliniz: Ölüm gelmeden önce hayatın, hastalık gelmeden önce sağlığın, meşguliyet gelmeden önce boş vaktin, ihtiyarlık gelmeden önce gençliğin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin.”[2] buyurarak vaktin, insan hayatı için ne kadar önemli nimetlerden biri olduğunu haber vermektedir. Unutmayalım ki, kaybedilen birçok şey telafi edilebilir, servetler yeniden kazanılabilir, insan zamanla mal, mülk ve servet sahibi olabilir, ama boşa geçirdiği zamanını ve gayesinin dışında harcadığı ömür sermayesini asla geri getiremez. Yüce Rabbimizin bizlere ihsan ve ikram etmiş olduğu ömrün kıymetini bilmeliyiz. Her anımızı dünya ve ahiretimiz için faydalı olacak şekilde değerlendirmeliyiz. Her işimizi planlı ve düzenli yapmalı ve vaktimizi/ömrümüzü israf etmemeliyiz. Zamanı iyi kullanamayanlar, ibadetlerini vaktinde ve tam olarak yerine getiremez. İşlerini vaktinde yetiştiremez, sözünde duramaz, insanlara karşı mahcup olurlar. İslam büyüklerimiz, zamanı iyi kullanmaları ile bizlere örnek olmuşlardır. Nice peygamberler, âlimler ve örnek şahsiyetler; kısa fakat, bereketli hayatlarına, insan ömrüne sığmayacak nice güzel işler sığdırmışlar, eserler kaleme almışlar, güne erken başlamayı da bir alışkanlık hâline getirmişlerdir.
Değerli Müminler!
Zamanı israf etmeyen, gerektiği şekilde değerlendirebilenler hem dünyada hem de ahirette huzuru yakalayacaktır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) hutbemin başında okuduğum hadîs-i şerifte şöyle buyurmaktadır: “İki nimet vardır ki insanların çoğu bunların değerinden habersizdirler. Bunlar, sağlık ve boş zamandır.”[3] buyurmak suretiyle zamanın ve sağlığın önemine dikkat çekmiştir.
Zamanın kıymeti bilinmeli, israf edilmemeli, Allah’ın rızası istikametinde kullanılmalı ve tüketilmelidir. Bugün 2 Muharrem 1447, zaman su gibi akıp gitmekte, her geçen gün, geri dönüşü olmayan ahiret yolculuğu yaklaşmaktadır. Bir hicri yılı daha geride bıraktık. Hicri yılın başlangıcı olan muharrem ayı İslam tarihi açısından büyük önemi haiz ve mübarek zamanlardan biridir. Muharrem ayı dinî, sosyal ve tarihî olaylara sahne olmuştur. Muharrem, hürmete layık demektir. Bu ayın rahmeti ve fazileti bol, ilahî feyiz ve bereketi çoktur. Değerlendirmenin gayreti içinde olalım. Hutbemin başında okuduğum Asr suresinin mealiyle hutbemi bitiriyorum: “Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka. (Onlar ziyanda değillerdir).”[4]
Yüce Mevla, zamanın kıymetini bilenlerden, vaktini faydalı işlerle geçiren kullarından eylesin.
Cumanız ve hicri yeni yılınız mübarek olsun.
[1] İnşirâh suresi, 94:7
[2] Buhârî, Rikâk, 3
[3] Buhârî, Rikâk, 1
[4] Asr suresi, 103:1-3