CUMA HUTBESİ

Hutbe – İslam Toplumunun Dinamiklerinden: Komşuluk İlişkileri

24 Nisan 2009

Muhterem kardeşlerim,

Avrupalı Müslümanlara kara günlerinde hizmet vermek amacıyla kurulmuş olan, yardımlaşma ve dayanışma kurumumuz Cenaze Fonu elemanlarımızdan bir kardeşimiz, geçenlerde içimizi burkan bir haber verdi. Habere göre, bir yaşlı ninemiz evinde vefat etmiş, aradan onbeşgün geçmiş, komşularının haber vermesi ile polis eve gelmiş ve cenazeyi morga kaldırmışlar, ancak arayanı soranı olmadığı için de belediye cenazeyi yakmaya karar vermiş. İşte bu sırada durumu anlayan bir Müslüman’ın devreye girmesi ile Cenaze Fonumuza haber verilmiş, kardeşlerimiz devreye girerek İslami usullere uygun bir şekilde cenazenin defni gerçekleştirilmiş. Eskiden bu manadaki haberleri sık sık duyar ve Avrupa insanının birbirleri ile olan ilişkilerinin, aile ve komşuluk bağlarının zayıflığından dem vurarak Müslümanların birbirine daha yakın ve dayanışma içinde olduğunu düşlerdik. Ancak bugün gelinen noktada aynı olaylar bizim de kapılarımızı çalmaya başlamış gibi gözükmektedir. Yani biraz da kınayarak dile getirdiğimiz olayları bugün biz de yaşamaya başladık demek ki.. “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara (hizmetçi, işçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.” [4:36] ayetinde olduğu gibi, Allah’a ibadet edilmesi ile, insanlararası ilişkilere gösterilmesi gereken duyarlılığı, yanyana zikreden bir kitaba ve dine sahip bir millet olarak, böyle bir manzara ile karşılaşmamız üzerinde dikkatle durulması gereken bir olaydır.

 

Aziz kardeşlerim,

Allah’ın Rasulü (sav) buyuruyor ki: “Komşu hakları şunlardır: Hastalandığında,  akraba veya yabancı gözetmeksizin ziyaret et­mek, öldüğünde, (fakirse malla, zenginse) bedenle cenaze nama­zına katılmak, muhtaç bir komşu bir şeyi borç olarak istediğinde, ona borç olarak di­lediği şeyi vermek, çıplak olana elbise giydirmek, başına bir musibet geldiğinde ona başsağlığı dilemek, evini onun evinden yüksek yapmamak ki, serinliğine engel olunmasın. Yemeğin kokusuyla onu rahatsız etmemek. Ancak pişirilen yemekten vermek, günah olan bu hükmün dışındadır.” (İmam Suyuti, Camiu’s-Sağir) Hadis-i Şerifte görüldüğü gibi, İslam dininin bir numaralı tebliğcisi ve uygulayıcısı olan Peygamber Efendimiz (sav), komşuluk haklarının dairesini o kadar genişletiyor ki, sadece şu hadisin alınıp da hayata uygulanması ile insanlığın ufkunu değiştirme imkanı bulunur. Bu itibarladır ki, Avrupa’da yaşayan Müslümanlar olarak gidişata dikkat kesilmeliyiz. Gerçekten aile bağlarımız güçlü mü? Birbirimize destek mi oluyoruz? Yakın uzak demeden akrabalarımızı, dostlarımızı, komşularımızı arıyor muyuz? Sevinçlerini ve hüzünlerini paylaşabiliyor muyuz? Yoksa yukardaki hadiseye benzer olayları yaşamaya devam mı edeceğiz? Öyle ise, vakit çok geç olmadan bu soruların doğru cevaplarını bulalım, tedbirlerimizi alalım, Müslümanlara hizmet için kurulmuş olan Cenaze Fonu gibi yardımlaşma kurumlarına üye olmada geç kalmış kardeşlerimizi uyaralım. En azından kimsenin olamıyacağı günde, yanında Müslümanların kurduğu bir kurumun yardım elinin uzanmasına imkan sağlanmış olur.

 

IGMG İrşad Başkanlığı

PHP Code Snippets Powered By : XYZScripts.com