CUMA HUTBESİ
Hutbe – İslamda Görgü Kuralları
02 Temmuz 2004Muhterem mü’minler,İnsanların hakimiyetleri altında yaşadığı her sistemin, hakim olduğu insanlık kesimine gerek insanların şahsında; gerekse toplum hayatında uyulması lazım olan kurallar koyduğu bir vakıadır. Bu sistem, ister ilahi-semavi kaynaklı olsun, isterse beşeri kaynaklı olsun farketmez. İslam Dini insanlık için gönderilmiş en son ilahi-semavi bir din olarak, muhatap kabul ettiği bağlılarına inanç, ibadet, insani ilişkiler ve ahlak gibi temel konularda uyulması gerekli kurallar koymuştur. Bu kurallara uygun yaşandığı takdirde de evvela dünya hayatında inanan-inanmayan herkesin -akl-ı selimle düşünülerek hareket edildiğinde- mutlu olacağı garantisini de vermiş bulunmaktadır. Özellikle kişinin şahsında ve toplum içinde sergilediğinde, toplumu huzurlu kılacak ve adına müslüman denilen, İslam dini bağlılarının sahiplik ettikleri dinlerinin, hem daha rahat kabul edilmesini sağlayacak görgü ve edeb kurallarına uygun davranmaları, müslümanlar için son derece önemli bir meseledir. Hertürlü kuralsızlığın ve başıboşluğun hüküm sürdüğü dünyamızda, yeniden, evvelemirde, müslümanın şahsında, sonra da bütün insanlığın saadeti için, İslam’ın getirdiği bu güzel edeb ve ahlak kurallarının yeniden inşası büyük bir görev olarak bugünkü müslümanların karşısında durmaktadır. İşte bu hutbemizde hepsini ifade edemesek bile bir kısmıyla bile olsun bu edeb ve görgü kurallarından bahsederek özellikle genç müslüman neslin bu sıfatlarla bezenmelerine yardımcı olmak istiyoruz:
Muhterem kardeşlerim,
“İnsanın başı boş bırakılmadığını” beyan buyuran  Rabbimiz teala hz.leri Kur’an-ı Kerim’inde, “Ben ancak bir muallim olarak  gönderildim” buyuran Peygamber efendimiz (as) da mübarek sünnet-i seniyyesinde,  bu kuralları bize beyan buyurmuşlar ve bunlara uygun yaşayan müminler olmamızı  bizden istemişlerdir. Bu görgü ve edeb kurallarının başında günlük olarak yerine  getirmemiz lazım olan ibadet gibi Allah’a karşı ifa etmek zorunda olduğumuz  görevlerimizin yanında yine övülmüş olan davranış biçimlerini sergilememiz de  gerekmektedir. Bunları şöylece özetleyebiliriz:
Giyilen elbiseler, başta  temiz ve helal olan şeylerden ve İslam’ın belirlediği tesettür kurallarına uygun  olarak dikilmiş, toplumda müslümanın dış görünüş itibariyle yadırganmasına sebeb  olmayacak bir tarzda olmalıdır. Toplumda nefreti celbedecek, İslamı şahsında hor  ve çağdışı gibi gösterecek bir kıyafet ve görüntü içerisinde olmak doğru  değildir.
Saç ve sakal bakımlı, el ve ayak tırnakları kesilmiş ve temiz,  pejmürde ve pespaye bir görünümden uzak olunmalıdır. “Çünkü Rabbimiz güzeldir ve  güzellikleri sever”
Yiyecek ve içeceklerin helâl olmasına hassasiyet  göstermek, yemekten önce ve sonra elleri yıkamak, yemeğe başlarken “Bismillâh”,  yemek bitince de “El-Hamdülillâh” demek. Yemeği kendi önünden almak ve sağ el  ile yemek. Lokmayı ağıza göre almak ve iyice çiğnedikten sonra yutmak. Lokma  ağzında iken konuşmamak. Bir lokmayı yutmadıkça diğerini almamak. Yemeği  soğutmak için, yemeğin içine üflememek. Su içerken bardağın içine nefes  vermemek. Başkalarını tiksindirecek söz ve davranışlarda bulunmamak. Yemekte  israf etmemek, tabağa yiyebileceği kadar yemek koymak ve koyduğu yemeği  bitirmek. Toplu yemek yenirken herkes yemeği bitirmeden sofradan kalkmamak.  Yemeğe önce büyüklerin başlamasını beklemek .
Söyleyeceği sözün sonunu  düşünerek ona göre konuşmak.
Dünya ve ahiret için yararı olmayan sözleri  söylememek, sözleri ile kimsenin gönlünü kırmamak, konuşurken başkasının sözünü  kesmemek, diğer insanları huzursuz edecek kadar yüksek sesle konuşmamak,  İnsanların makam ve şahıslarına göre konuşmak, Bir insanı öğerken aşırı  gitmemek, Büyüklerin yanında yüksek sesle konuşmamak, Boşboğazlık, gevezelik  etmemek, Konuşurken ağzını eğip bükmemek, bilgiçlik taslamamak, başkalarının  sözlerinde kusur aramamak, Dilini kötü sözlere alıştırmamak, yalan söylemekten,  yalan yere yemin etmekten, başkalarının aleyhinde konuşmaktan, koğuculuk  yapmaktan, yalan yere söz vermekten sakınmak. Başkalarıyla alay etmemek, kimseye  kötü bir ad takmamak,
Söylenmemesi istenen bir sırrı başkalarına söylememek.  Bunun içindir ki,
Peygamberimiz, kurtuluş yolu nedir? diye sorana şu cevabı  vermiştir: «Dilini muhafaza et.»
Toplum içerisinde uyulması beklenen genel  ahlak kurallarına uygun hareket edilmeli: Bu cümleden olarak, bir müslüman  çevresini temiz tutmalıdır. Elindeki artıkları gelişi güzel sağa sola  atmamalıdır. Bindiği arabasının camından su şişesini bir müslüman genç, şehir  içi ve şehir dışı yollarda etrafa savurarak yoluna devam etmemelidir. Sokaklara  edebsizce tükürerek, burnunu atarak, sağı-solu kirleterek toplum içerisinde  yaşanamayacığını insanlığa biz öğretmeliyiz. İnsanlık bu güzellikleri bizden  öğrenmelidir.
Selamlaşmak insanlığın kaynaşmasına vesile olan en büyük ilişki  ve sevgi köprüsüdür. Onun için de müslüman her toplumda selam manasını ifade  eden parola sözcükleri yaymalıdır.
Son olarak, müslüman, yaşadığı toplumdaki  insanlarla iyi ilişkiler içinde bulunmaya özen göstermelidir. İş, okul ve  benzeri yerlerdeki arkadaşlarımız, başka dinden olsalar bile onlarla iyi  geçinmeli, kaba ve kırıcı davranışlardan sakınmalıdır.
Peygamber Efendimiz  buyuruyor ki: «Mü’min uysaldır. Başkaları ile iyi geçinir, kendisi ile iyi  geçinilir. İyi geçinmeyen, kendisi ile de iyi geçinilmeyen kimsede hayır  yoktur.» 
Muhterem Kardeşlerim,
Özetle hatırlatmaya çalıştığımız İslami görgü  kurallarını hayatlarımızda teşhir ederek görevlerimizi yerine getirelim,  Rabbimizin buyurduğu gibi, insanlığa hidayet rehberi ümmet olmaya devam edelim.  “Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği  emreder; kötülükten meneder ve Allah’a inanırsınız.. 
IGMG İRŞAD-TANITMA BAŞKANLIÄžI


 
         
         
         
         
        











