CUMA HUTBESİ

Ehl-i beyti sevmek

17 Ekim 2014

Muhterem Cemaat!
Hutbemiz, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in tertemiz Ehl-i beyt’ini sevmek hakkında olacaktır.

Aziz Kardeşlerim!
Her ne kadar, Ehl-i beyt’in kimler olduğunda ihtilaf var ise de Peygamberimiz’in “Ehl-i beytim” dediği Hz. Ali, Hz. Fâtıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile hanımlarının bu sınıfa dâhil olduğunda ittifak vardır. Asr-ı saâdetten beri bütün Müslümanlar bu insanlara sevgi beslemiş, hürmet göstermiş ve yanında olmuştur.

Muhterem Müslümanlar!
Acaba biz neden Ehl-i beyt’i seviyoruz? Bu konuda Ahzâb suresinin 33. ayeti ile Peygamber Efendimiz’in hadîs-i şerifleri bu sevgimizin gerekçesini ortaya koymaktadır. O ayette mealen şöyle buyurulur: “Namazı kılın, zekâtı verin, Allah’a ve resulüne itaat edin. Ey Ehl-i beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.”[1]

Ayette geçen, namaz, zekât, Allah’a ve resûlüne itaat emrinin muhatapları doğrudan Allah resulünün hanımları ve Ehl-i beyti’dir. Nitekim zaman zaman, Peygamberimiz bu ayetin inmesini müteakiben ailesini ve torunlarını “Allah sizleri tertemiz yapmak istiyor.” diyerek sabah namazına kaldırmışlardır. Demek ki, Ehl-i beyt olabilmenin ilk şartı namaz kılmak, zekât vermek, Allah’a ve resulüne itaat etmektir. Ehl-i beyt işte bu emirlere uyduğu için tertemiz olmuş ve bize de örneklik teşkil etmiştir.

Değerli Müslümanlar!
İbn Abbas (r.a.)’ın bildirdiğine göre Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Nimetleriyle sizi beslediği için Allah’ı sevin. Beni de Allah sevgisi için sevin. Ehl-i beytim’i de benim sevgim için sevin.”[2] Bu hadîs-i şerife göre, kuru, sıradan ve geleneksel olarak Ehl-i beyt sevgisinin bir anlamı yoktur. Önce Allah sevgisi, sonra Peygamber sevgisi, sonra da Ehl-i beyt sevgisi gelecektir. Allah’ı ve peygamberi sevmek ise, ancak onların emirlerine uymak, yasakladıklarından kaçınmak ile mümkün olur ki, bizler, bu tür bir hayata kısaca Müslümanca bir hayat diyoruz. Ehl-i beyt’i sevmenin anlamı da budur. Nasıl ki onlar Allah resulünün kanatları altında büyüyüp O’na sevgili oldular ise, bizler de O resulün ümmeti olarak O’na sevgili olabilmeyi hak etmeliyiz.

Muhterem Müminler!
Ümmü Seleme (r.anha) annemiz, yukarıda bahsolunan ayet inince Resûlullah (s.a.v.)’in evinin kapısında bulunuyordu. O sırada evde Resûlullah (s.a.v.), Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin vardı. Efendimiz onlara bir örtü bürüdü ve: “Allah’ım, işte bunlar benim Ehl-i beytim’dir. Bunlardan günahı gider ve bunları kirlerden tertemiz kıl!” buyurdu. Bunun üzerine Ümmü Seleme annemiz: “Ey Allah’ın resulü! Ben Ehl-i beyt’ten değil miyim?” dedi. Efendimiz de Ümmü Seleme’ye: “Sen (yerinde dur, sen zaten) hayırdasın, sen Resûlullah’ın zevcesisin!” diye cevap verdi.[3]

Allah resulü, nasıl ki kendi Ehl-i beyti’ne bu şekilde duada bulunuyor ise, bizler de aynı şekilde, kendi akrabalarımıza ve yakınlarımıza dua edeceğiz, İslami görev ve hizmetlere katılmalarını isteyeceğiz. Bu davranışımız, şu âyet-i kerimede onlar için yapmamız emredilen iyiliklerin en iyisi olacaktır. Hutbemizi bu âyet-i kerimenin meali ile bitiriyorum: “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, idare ve himayeniz altında olanlara iyi davranın. Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.” [4]

[1] Ahzâb suresi, 33:33
[2] Tirmizî, Menâkıb 184, H. No: 3789
[3] Tirmizî, Menâkıb 265, H. No: 3870
[4] Nisâ suresi, 4:36

pdf: Hutbe: Ehl-i beyti sevmek

PHP Code Snippets Powered By : XYZScripts.com