CUMA HUTBESİ
İnanç: İnsani Değerlerin Pusulası
03 Ekim 2025
Muhterem Müminler!
İnanç, insanoğlunun dünya hayatına anlam kazandıran, kalbi istikamet üzere tutan, yönünü ve hedefini doğruya ve iyiye doğru tayin eden pusuladır. İnançlı kimse, hayatın fırtınaları arasında yolunu şaşırmaz. Allah’ın rızasına yönelir. İnanç sahibi bir mümin zulme meyletmez, haksızlık yapmaz, harama el uzatmaz. Zira iman tüm kötülüklere karşı hem bireyin hem de toplumun kalkanıdır. Ancak ne yazık ki çoğu zaman kalpler mal sevgisiyle, makam hırsıyla, şöhret arzusu ile meşgul olmakta; ahiret unutulmaktadır. Manevi değerlerden uzaklaşıldıkça kalpler daralmakta, nefislerin esiri olunmaktadır. Bu sebeple nice insanlar mal-mülk içinde yaşasa da huzuru bulamıyor; çünkü iman boşluğu ruhu çoraklaştırıyor.
Mümin her işini ahiret dengesini gözeterek yapar. Yediği lokmadan kazandığı rızka, harcadığı vakitten söylediği söze kadar her tutum ve davranışında ahireti düşünür. Ancak bunu yaparken dünya ve ahiret dengesiyle yapar. Nitekim hutbemin başında okuduğum ayette yüce Rabbimiz “Allah’ın sana verdiğinden ahiret yurdunu kazanmaya bak ve dünyadan nasibini unutma! Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de insanlara ihsanda bulun. Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışma! Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.”[1] diye buyurmuştur. Dolayısıyla inancımız alışverişte hile yapmamayı, harcamada israf etmemeyi, nimetleri şükürle tüketmeyi, komşuya merhametle yaklaşmayı her daim zihnimizde diri tutar.
Merkezinde “dünya” olduğundan dünyevileşme hastalığı, insana ahireti unutturur. Ahireti unutan insan ise yaptığı işleri kendisi içi yapar, zamanını, kazancını bilgisini ve malını desinler için harcar. Sahibi olduğunu sandığı bedeni, hayatı, çocukları, makamı ve malıyla övünür. Böyle bir anlayış, insana geçici bir haz verse de kalıcı bir huzur vermez.
Ahiret merkezli bir hayat insana tevazu ve kanaat kazandırırken, dünya merkezli bir hayat hırs ve doyumsuzluk üretir. İşte bu yüzden iman, insani değerlerin pusulasıdır. Bize ahireti hatırlatır ve bizi dünyaya esir olmaktan korur.
Sevgili Müslümanlar!
Hızla akıp giden bu dünya hayatında ahireti dengeleyen hayatı yaşamanın tek çözümü, inanç pusulamıza yeniden yönelmek; imanımızı, ibadetlerimizi, değerlerimizi hayatımızın merkezine almaktır. Bunları sağlayacak en önemli mekânlardan biri de camilerimizdir. Camiler sadece namaz kılınan yerler değil; imanın güzelliklerinin öğretildiği, ahlakın yaşanarak aktarıldığı, kardeşliğin pekiştiği, gönüllerin huzur bulduğu mekânlardır. Hayatımızı pergel metaforuyla tanzim etmeliyiz. Pergelin bir ayağı yere sağlam basar, diğer ayağı ise açılabildiği kadar açılır. Yere basan sabit ayak insanın kimliğini, aidiyetini ve imanını temsil eder. Böylece diğer ayağıyla insan, güvenle dışarıya açılabilir. Çünkü sabit ayağımız camide, Kur’an’da ve Allah’ın rızasında olursa, nereye açılırsak açılalım dairemiz doğru olur. Ama sabit ayağımız dünyevileşme hastalığına basarsa, çizgimiz bozulur, dairemiz eğirilir, yolumuz şaşar ve biz savrulup gideriz. İbn Mes’ûd (r.a.)’dan nakledildiğine göre, Efendimiz (a.s.) “Kıyamet gününde insanoğlu şu beş şeyden hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan bir yere kımıldayamaz: ömrünü nerede ve nasıl geçirdiğinden, gençliğini nerede yıprattığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, bildiği ile amel edip etmediğinden.”[2] diye buyurarak bizleri bu hususta uyarmıştır.
Muhterem Kardeşlerim!
Bugün bizler, dünyevileşmenin dayattığı sahte değerlerle karşı karşıyayız. İnançsızlığın yaygınlaştırılmaya çalışıldığı, maddenin hayatın merkezine alındığı bir çağda yaşıyoruz. Eğer kendimizi ve evlatlarımızı camilerden, Kur’an ve sünnetten, sohbet halkalarından uzak tutarsak, onların pusulaları şaşar, başka değerlerin peşine takılır ve başka yönlere savrulurlar.
Anne-baba olarak en büyük sorumluluğumuz, evlatlarımızı imanla, ibadetle ve güzel ahlakla yetiştirmektir. Bugün gençlerimizi kuşatan tehlikeler sahih inançla bertaraf edilebilir. Bir gencin camide saf tutması, Kur’an’la tanışması, cemaat ruhunu yaşaması, kötü arkadaşlıkların ve zararlı alışkanlıkların önünde en büyük kalkandır. Bugün 3 Ekim 2025, günlerden cuma. 1997 yılından beri “Açık Cami Günleri” programı ile camilerimiz, 28 yıldır kapılarını ziyaretçilerine açmaktadır. Bu vesileyle camilerimizi ve bizleri ziyarete gelecek olan dostlarımızı ve komşularımızı şimdiden muhabbetle selamlıyor; hoş geldiniz diyorum.
Ey kalpleri hâlden hâle çeviren Allah’ım! Kalplerimizi dinin üzere sabit kıl. Bizleri mescitlerini imar edenlerden eyle. Bizlere kendimizi, Seni ve ahireti unutturma. Amin.
[1] Kasas suresi, 28:77
[2] Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 1