Cemiyet Haberleri

“Sağ”duyulara hitap etmeye çalışırken!

03 Ocak 2008

Yaklaşık 160 metreyi bulan Ulm veya Köln’deki Dom kiliselerinin yüksekliklerine yaklaşacak halihazırda hiçbir cami projesinin olmaması bir tarafa, burada ortaya çıkan hukuk zihniyeti endişe verici. Şimdiye kadar Alman İmar Mevzuatı binaların görünüş ve yüksekliklerini inşaat sahipleri ve onların “kültürel” arka planlarına göre değil, bunlardan bağımsız olan yasal düzenlemelere göre belirlemekteydi.

Umarız, Alman sağının alkışını almak için tribünlere yönelik sarf edilen bu tür sözler, gün gelir de, aşırı muhafazakar  “yüksek(lik)” kültür anlayışının şehir planlaması bağlamında, yerel düzenlemeler ve kanunlarda karşılık bulmaz.

Tabiî, bu  şekilde başlayan bir seçim kampanyasında, Birlik partilerinin çok sevdiği “iç güvenlik” konusunun da,  Müslüman karşıtı polemiğin bir parçası olacağını tahmin etmek zor değildi. Tam da Müslümanlar Kurban  Bayramını kutlayıp hristiyanlar da Noel’e hazırlanırken, İçişleri Bakanı Schäuble, bakanlığının yaptırdığı bir araştırmayla, bayram günlerinde biraz da manevî huzur bulmaya çalışan insanların, huzurunu kaçırmadan yapamadı.

Özgürlükçü demokratik düzenin baş koruyucusu makamında olan bakanımız, araştırmanın önsözünde “endişe verici sonuçlardan” dem vuruyor ve nedenini ise, araştırmanın sonuçlarının “Almanya’da ciddiye alınması gereken İslamcı radikalleşme potansiyelinin gelişme gösterdiği” olarak belirtiyordu. Tabiî bunun doğal sonucu olarak, konuyla ilgili medyada çıkan yayınlarda araştırmanın sonuçları, Almanya’daki Müslümanların diğer inançlara sahip olan insanlara karşı şiddete hazır oldukları iddiasına indirgeniyordu.

Tartışmalar üzerine İçişleri Bakanı’nın kendisi bile, sözkonusu yanlış yorumlara müdahale etmek ve kendi araştırmasındaki  bazı ifadelerini görecelendirmek zorunda kaldı.

Oysa, daha baştan, araştırmanın sonucunun, Müslüman gençlerin davranışlarının aynı yaşta olan diğer dinlere mensup gençlerden farklı olmadığı ve bununla doğru orantılı olarak,, aşırılıklar, ırkçılık ve şiddetle mücadelenin tüm toplumun sorumluluğunda olduğuna dikkat çekmek yeterli olacaktı.

Ama sandık süreci başladıktan sonra kimse aklı başında şeyler söyleyenleri dinlemeyecektir. Hele bir de, aşırı alkollü iki genç, savunmasız yaşlı bir emekliyi Münih metrosunda vahşice dövünce, fikir ve vizyon kıtlığı çeken politikacı, tehlikeye girmiş olan yeniden seçilme ihtimalini kurtarmak için ihtiyaç duyduğu seçim malzemesini bulmuş  oluyor.

Hessen Eyalet Başbakanı Roland Koch’un, 9 yıldır süren görevi esnasında Çocuk Muhakemeleri Ceza Kanunu’nun sertleştirilmesini talep etmediği halde, şimdi, neden  medya önünde yaşlıların ve zayıfların kriminel yabancılar karşısındaki yılmaz koruyucusu rolünü üstlendiğini anlamak daha kolay.

Hessen Eyaleti’nde CDU’nun,  özellikle Münih’teki şiddet olaylarına dikkat çeken iç güvenlikle ilgili seçim kampanyası afişi hazırlamasına da artık şaşırmamak gerekir.

Kitle partisi olduğunu söyleyen ve toplumun merkezini muhatap aldığı iddiasını taşıyan bir partinin, bir taraftan daha fazla  göçmen kökenli milletvekili ihtiyacını ifade etmesi, diğer yandan bu insanlara karşı polemik yapması kabul edilemez.

Böyle bir siyasetin vahim sonucu ise, “ırkçı” kesimi bir kere yanına çektiğinde, bir daha onlardan kolay kolay kurtulamıyacak olmasıdır. Seçim kampanyasında ortaya atılan konular bir şekilde günlük hayatta yerlerini alıyor ve toplumsal zemini zedeliyor. İlk görev dönemini de, basit polemiklere borçlu olan bir  muhafazakar siyasetçinin, toplumsal zemini zedeler endişesiyle, yine aynı yöntemi kullanmıyacağını düşünmek safdillik olur.

PHP Code Snippets Powered By : XYZScripts.com