@de @tr

Camileri desteklemek toplumsal bir sorumluluktur!

16 Mart 2019

İslam Toplumu Millî Görüş Teşkilatları daha önceki yıllarda olduğu gibi bu çalışma döneminde de mübarek üç ayların girmesi ile birlikte tüm Millî Görüş camilerinde “Camiye Üyelik Kampanyası” çalışması başlattı. Camia olarak camiye üyelik kampanyasını IGMG Genel Başkan Yardımcısı ve Teşkilatlanma Başkanı Murat İleri’ye sorduk.

İslam Toplumu Millî Görüş Teşkilatları olarak niçin camiye üyelik kampanyası yapıyorsunuz?

İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) başta Avrupa olmak üzere, Kanda ve Avustralya’da Müslümanların ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuş bir teşkilattır. Müslümanlar şuurlansın, bulundukları ülke ve bölgelerde varlıklarını ve kimliklerini muhafaza etsin diye bu teşkilatlar kurulmuştur. IGMG’nin, cami ile Müslümanları buluşturması sorumluluğunun bir gereğidir. Bunun sağlanmasına yardımcı olmak için de Teşkilatlanma Başkanlığımız “Camilerimize Üye Kampanyası” başlatılmıştır. İsteriz ki cami çatısı altına girmemiş tek bir Müslüman kalmasın. Müslümanların camilerde buluşması ve cemaat olmaları en büyük arzumuzdur. Böyle bir konuyu hayata geçirmeyi sorumluluğumuzun gereği olarak görmekteyiz.

Camilerin Müslümanların hayatı üzerinde çok büyük etkisi olduğu aşikar. Bu manada camiler bir Müslüman’ın hayatını nasıl etkilemektedir?

Şu iyi bilinmeli ki, camiler, Müslümanların vazgeçilmezi, evi, sığınağı, özellikle de hayatlarının merkezidir. Camilerimizi dinî ve kültürel değerlerimizden ayrı düşünemeyiz. Camilerimiz ibadet etme yeri olmalarının yanı sıra Müslüman’ın erkeği, kadını ve çocuğuyla birlikte eğitim aldıkları eğitim merkezleri, bir araya geldikleri sosyal mekânlardır. Camiler, bir yerde, Müslümanların varlığının mührü ve ispatıdır. Camiler, kültürel etkinliklerin yapıldığı, İslam’ın tanıtıldığı temel mekânlardır. Camiler mutlu ve sevinçli günlerde toplanma yeridir. İslami kimliğin korunması ve gelişiminde caminin çok önemli bir yeri vardır. Camiler cemaat olmanın sembolüdür. Bütün bunlar düşünüldüğünde camilerin hayatımızda ne kadar büyük bir fonksiyonu olduğu da açıkça anlaşılmaktadır. Bundan hareketle Müslüman’ı camiden ayrı düşünmemiz mümkün değildir.

Bir Müslüman dinini kendisi tek başına olduğu gibi yaşayamaz mı? Bir camiye üye olmak zorunda mıdır, bu niçin önem arz ediyor?

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi camiler Müslümanların toplanma yerleridir. Cami Müslümanların ibadet mekânıdır. Allah (c.c.): “Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.” (Tevbe suresi, 9:18) ayetiyle camilerin ne kadar önemli olduğunu bildirmekte olup, bizlere cemaat olmamızı emretmektedir. Dolayısıyla inancımızın gereğini yerine getirme zorunluluğu da bizi bu görevi ifa etmeye teşvik etmektedir. Hadîs-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Kurt sürüden ayrılan koyunu sever, şeytan da cemaatten ayrılan Müslüman’ı sever.” buyurmuştur. Müslümanları cami üyeliğine çağırmak, dünya ve ahiret hayatımız için ciddi bir gerekliliktir. Bu gerekliliği şöylece maddeler hâlinde de sıralayarak özetleyebiliriz:

  • Çocuklarımızın kimlik ve kişiliğinin oluşmasına ve korunmasına katkı sağlamak için,
  • Neslimizin dinî kaynaklarını öğrenebilmesi ve yaşaması için,
  • Sağlıklı bir toplumun inşa edilmesi için,
  • ireyselleşen dünyada güçlü ve sağlıklı bir toplum olarak kalabilmek için,
  • Amel defterlerimizin açık kalması ve hayırla yâd edilmek için,
  • Aktif bir sosyal ve kültürel çevreye sahip olmak için, …

Daha çok Müslüman’ın camiye üye olması topluma ne kazandıracaktır?

Bir toplumun güçlü bir temsil ve etkinlik sağlaması ancak organize olmasıyla mümkündür. Dinî ve sivil kurumların, resmî kurumlar karşısında işlev ve değer kazanması organize güç olmalarına bağlıdır. Gerektiğinde geniş kitlelerin haklarını arama hususunda da organize olmak önemli işlev görecektir. Camilerin üye sayısının artmasıyla, bir sivil toplum kuruluşu olarak daha güçlü olacak ve bu gücü nisbetinde ortaya koyduğu hizmet ve kazanımlardan, yine üyeleri ve Müslümanlar istifade edeceklerdir.

Ayrıca, Müslümanların görevlerinden bir tanesi de Kur’ân-ı Kerîm’de buyurulan, “İyilik ve takvada yardımlaşın, günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın.” emrini yerine getirmektir.

Peki Müslümanlar cemaat hâlinde yaşamak zorunda mıdırlar? Bir Müslüman camiye gelip gitse, hatta camiye üye olsa, ama cemaatle sosyal ilişkileri zayıf olsa, yalnız yaşamayı tercih etse, İslam dini böyle bir duruma nasıl bakmaktadır?

Bizi biz yapan, sahip olduğumuz manevi değerler ve bu değerlerimizi yaşama gayretimizdir. Yaşadığımız hayat bu değerler üzerinden anlam bulur. Toplumlar da ancak değerleriyle varlıklarını sürdürür. Değerlerimizin korunmasında en önemli toplumsal görevi üstlenmiş olan camilerimizin yaşatılması gerekir. Zira camilerimizi desteklemek ve burada cemaat olmak ise toplumsal sorumluluğumuzdur. Hz. Ali (r.a.) cemaati şöyle tarif eder: “Cemaat, Hak ehlinin az da olsalar Hak üzere birleşmeleridir.” Cemaati şöyle de tarif edebiliriz: Hedefi, stratejisi, prensibi ve hiyerarşik bir sistemi olan şuurlu Müslümanlar topluluğudur. Cemaat olmak Allah Teâlâ’nın emridir: “Hepiniz toptan, Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, bölünüp ayrılmayın.” (Âl-i İmrân sûresi, 3:103) denilmektedir. Bu emir cemaat olarak yaşamamızın gerekliliğini ortaya koymaktadır. Burada önemli olan cemaati teşkil eden bir fert olabilmektir. Hz. Peygamber (s.a.v.) de bu konuda: “Ayrılmaktan ve ayrı kalmaktan sakının! Cemaate, (İslam) toplumuna ve mescide yapışın.” (Ahmed, V, 233, 243) ve “Allah’ın eli cemaatle beraber, şeytan ise cemaatten ayrılıp muhalefet edenle beraberdir.” (Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, V, 218.) buyurarak cemaat olmanın önemini ciddi bir şekilde vurgulamıştır. Öylese biz Müslümanlara düşen vazife, bu emirlerin şuurunda olarak kesinlikle İslam cemaati ile birlikte hareket etmemizdir.

Şöyle diyebilir miyiz? Müslümanlar dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın mutlaka bulunduğu yerde eğer yoksa kendi camilerini inşa etmeleri gerekiyor!

Tabii ki. Cami sadece bir bina değildir. Ama, cami inşa etmek Müslümanların en asli görevlerindendir. Bunu da en güzel Allah Resulü’nün hayatında görüyoruz. Peygamberimiz Kubâ’da iki hafta gibi kısa bir süre kalmasına rağmen orada ilk camiyi inşa etmiştir. Medine’ye vardığında da ilk iş olarak mescit inşa etmiştir. Peygamberimiz başını sokacak bir evi yokken öncelikle Müslümanların günde beş vakit içinde toplanacakları camiyi inşa etmiştir. Müminlerin, cenneti kazanma yollarından birisi olan cami inşasının ehemmiyetini aşağıdaki hadîs-i şerifte de görmekteyiz: Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Kim Allah’ın rızasını talep ederek bir mescit inşa ederse, Allah ona cennette bir ev inşa eder.” Dolayısı ile dünyada inşa edilecek cami, ahirette cennet evi olacaktır.

Camilere üye olmanın Müslümanların hayatına başka ne gibi katkıları vardır?

  • Bu katkıları şöyle sıralamak mümkün olabilir:
  • Camiler, bireyselleşen dünyada güçlü bir toplum olarak kalabilmenin, nesillerimiz için iyi bir gelecek inşa etmenin en güzel yoludur.
  • Camiler sosyalleştirir, eğitir, birleştirir ve kaynaştırır.
  • Geleceğin inşası, manevi değerlerimizle yoğrulmuş nesillerimizin içerisinde yetiştiği camilerin yaşaması ve yaşatılması ile ancak mümkün olur.
  • Camiler toplumun merkezindedir. İslam beldelerinde camiler en merkezi yerlere yapılmış ve toplumsal hayatın kalbinin attığı mekanlar olmuşlardır.
  • Cami merkezli bir hayatın içerisinde yetişen nesillerin zihinleri sağlıklı ve huzurlu olurlar.
  • Çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğine kayıtsız kalmayan bizler, camilerin yaşaması ve yaşatılması hususunda da kayıtsız kalamayız.
  • Peygamberimiz’in, “Hayra delalet (öncülük) eden o hayrı islemiş olur.” müjdesine ulaşmak için camilere üye ve cemaat kazandırmak gerekir.
  • Fitresi, zekâtı, teberrusu, kurbanı ile Allah ile arasında perde olmayan mazlumlara yardım ederek onlara güç ve moral vermek, onların hayır dualarını almak için camiye üye olmak gerekir.
  • Üye olduğu caminin dünya çapında yaptığı tüm hayırlı hizmetlerden nasiplenir, ölmüş olsa dahi amel defteri açık olur ve sevaplar yazılmaya devam eder.
  • Ödeyeceği aidatlar ve yapacağı diğer hayırlı çalışmalarla malının bereketlenmesine, ailesinin huzura kavuşmasına sebep olur.
  • Gerek yaşarken, gerekse öldükten sonra kendisine hayır dua edecek daha çok dost kazanmış olur.

Kampanya ile ilgili olarak son söyleyecekleriniz nelerdir?

Camilere üye olmanın önemini yeterince anlattığımız kanaatindeyim. IGMG Teşkilatlanma Başkanlığı olarak her yıl üç aylar olarak adlandırdığımız recep, şaban ve ramazan aylarında kampanyamızla Müslüman kardeşlerimizi camilerimize üye olmaya davet etmekteyiz. Hatta sadece kendilerinin üye olmasını değil, “Üye olalım, üye bulalım!!” sloganımızla başka Müslümanların da üye olmalarına vesile olmalarını teşvik etmekteyiz. Üyelik kampanyası çalışmamızı Ana Teşkilat (AT), Kadınlar Teşkilatı (KT), Gençlik Teşkilatı (GT) ve Kadınlar Gençlik Teşkilatı (KGT) olarak dört koldan yürütmekteyiz. Böylece baba, anne, erkek/kız gençlerimiz olarak toplumumuzun her kesimine camilere üye olmaları konusunda ulaşmış olacağımızı düşünmekteyiz.

Camia aracılığıyla tüm kardeşlerimize bir kez daha sesleniyorum. Eğer kendileri camiye üye değillerse vakit kaybetmeden hemen gidip camiye üye olsunlar. Eğer kendileri üye iseler, en azından bir kardeşimizin daha üye olması için çalışma yapsınlar. Çalışmak bizden muvaffakiyet Allah’tandır.

PHP Code Snippets Powered By : XYZScripts.com