Hiç şüphesiz, insan sosyal bir varlıktır. Ancak temelleri sağlam olan, huzurlu bir toplum ortamında kendi potansiyeline ulaşabilir. Toplumsal dayanışma ve birliktelik ise huzurlu toplumun ana etkenlerinden biridir.
Aile, toplumun ve medeniyetin vazgeçilemez en değerli unsurudur. İnsanın huzur ve güven içerisinde yaşaması aile mahremiyetinin korunması ile mümkündür. Bu nedenle aile, insan yaşamının fıtri bir olgusudur. Oldukça kutsal bilinen ailenin mahremiyet değerlerinin, sadakat ve sevgi bağlarının sorumluluk bilinci ile korunması oldukça önem arz eder.
Yüce Rabbimiz, Zâriyât suresinde insanın dünyadaki varoluş amacına yönelik olarak, “Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.”[1] buyurmaktadır. İbadet lafzı, kişinin ilah olarak benimsediği varlığa yönelttiği saygı davranışı ve dinî buyruklarını yerine getirmesi anlamına gelmektedir. İbadet kavramının, günlük kullandığımız dildeki akla gelen ilk karşılıklarından birisi pratik amellerimizdir.
Yüce Rabbimiz, sonsuz rahmeti ve hikmetinin gereği olarak, yarattığı kullarını yalnız bırakmamıştır. Gönderdiği peygamberler ve indirdiği kutsal kitaplar vasıtasıyla kendisine nasıl yaklaşabileceğimizi ve insani ilişkilerimizi nasıl güzelleştirebileceğimizi bizlere göstermiştir.
Allah Teâlâ insanlığın kurtuluşu ve saadeti için bir rehber olarak Kur’ân-ı Kerîm’i göndermiş, onun nasıl yaşanacağını ise Peygamber Efendimiz ﷺ göstermiştir. Yüce Rabbimizin ifadesiyle, “İçinizden Allah’ın lütfuna ve ahiret gününe umut bağlayanlar, Allah’ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki, Allah’ın Resulünde güzel bir örneklik vardır.”
Cami, Müslümanların cemaatle ibadet ettiği, namaz kıldığı, İslam’ın öğrenildiği ve öğretildiği, yaşandığı ve yaşatıldığı kendine özgü yapısı olan mekân. Ancak sadece bu değildir. Zira, Peygamber Efendimiz ﷺ tarafından inşa edilmesinden sonra Medine’deki Mescid-i Nebevî ile birlikte diğer tüm camiler, Müslümanların hayatının tam da merkezi olmuştur.
Hz. Sâlih Peygamber (a.s.) kavmine şöyle seslendi: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin ondan başka hiçbir ilahınız yok. O sizi yeryüzünden (topraktan) yarattı ve sizi oranın imarında görevli kıldı. Öyle ise ondan bağışlanma dileyin; sonra da ona tövbe edin.”[1] Bu nebevî çağrıdan günümüz için çıkaracağımız birçok ibret vardır. Sâlih (a.s.) kavmini Allah Teâlâ’ya ibadet etmeye çağırdıktan sonra, hemen peşinden onlara topraktan yaratıldıklarını hatırlatmış ve yeryüzünü imar, yani inşa, ıslah ve ihya etmekle görevli kılındıklarını vurgulamıştır.
Wie viele Websites benutzt auch IGMG Cookies, um Ihnen das beste Erlebnis auf unserer Website zu ermöglichen. Wenn Sie Ihren Besuch auf unserer Website fortsetzen, sind Sie mit dem Gebrauch von Cookies einverstanden. Weitere Infos
This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these cookies, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may have an effect on your browsing experience.
Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.
Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.