Muhterem Kardeşlerim!

Yeryüzünde Ümmet-i Muhammed'in üzerine sağanak gibi gelen, Allah Teâlâ'nın imtihan vesilelerinden birisi de son iki gündür Soma ilçesinde yaşanmaktadır. Türkiye dışında yaşayan Müslümanlar olarak orada yaşanan bu acıları biz de yüreklerimizin ta derinliklerinden hissetmekteyiz. Başımız sağ olsun, Cenâb-ı Hak şehit olan bu kardeşlerimize rahmetiyle muamele etsin, geride bırakmış oldukları yakınlarına da sabır, sebat ve dünya-ahiret ecir ve mükâfatları nasip eylesin.

Aziz Kardeşlerim!

Bu dünya hayatı imtihanlarla doludur. Zaten Rabbimiz de öyle buyurmuyor mu? “Andolsun ki, biz sizi biraz korku ve açlık ile bir de mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmek suretiyle imtihan ederiz. Sabredenleri müjdele! Müminler, bir musibetle karşı karşıya kaldıklarında 'Biz Allah'a aidiz ve O'na döneceğiz.' derler.”[1] Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) ise konu ile alakalı olarak şöyle buyuruyor: “Müminin durumuna şaşılır! Her hâli kendisi için hayırlıdır. Bu durum yalnız mümine mahsustur. Başına sevinecek bir hâl geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde ona sabreder; bu da onun için hayır olur.”[2] Dolayısıyla Müslüman'ın her anı imtihanlarla doludur ve netice sabır ve metanetle davrananlar için mükâfata dönüşecektir. 

Değerli Kardeşlerim!

Sözlerimizin başında da ifade ettiğimiz gibi Soma'da, maden faciasında hayatını kaybeden iki yüz küsur kardeşimiz için yürekten yanmaktayız. Yüzlerce metre yerin altında ailelerinin, çocuklarının rızıklarını temin için girmiş oldukları kara toprağın bağrında ruhlarını Rabbleri'ne teslim ettiler. İnancımız odur ki Rabbimiz onlara şehit muamelesi yapacak ve kendi katında dirilerden sayacaktır. Böyle büyük bir facia neticesinde hayatını kaybeden bu kardeşlerimize tekrar rahmet, geride bıraktıkları yakınlarına baş sağlığı diliyoruz. Mekânları cennet olsun! Yaralı olarak kurtulan kardeşlerimize acil şifalar olsun.

Kıymetli Kardeşlerim!

Bu dünya hayatı bir şekilde sona ermektedir. Bu gerçeği bilerek hareket eden ve sabırlı olanlar kazanacak olanlardır. Çünkü Allah sabredenlerin yanında olacağını Kur'an'ında ilan buyuruyor. Karşılaşılan bela ve musibetleri de âyet-i kerimede ifade edildiği gibi, “Biz Allah'a aidiz ve O'na döneceğiz.” diye karşılarsak, Rabbimiz sabırla bize mukabele edecektir. Bu şehitlerimizin yakınları bilmeli ki, çoluk çocuklarının rızkını temin için madenle yoğrulan ve yüzlerini maden boyası ile karartan bu kardeşlerimiz Rabbleri'nin huzuruna bembeyaz yüzleri ile çıkacaklardır, inşallah. Yokluk olmadığına inandığımız ölüm, sonsuzluğa açılan kapı olması hasebiyle, imanlarıyla göçtüklerine inandığımız bu kardeşlerimiz Peygamberimiz'in misafiri olarak onunla birlikte olacaklar ki bu, her Müslüman'ın dileği ve umududur. 

Muhterem Kardeşlerim!

Böyle zamanlarda iman kardeşliği acıları paylaşmayı, yardımlaşmayı, geçmişlere dualar etmeyi, geride kalanlara sabırlar dilemeyi gerektirir. İşte bundan dolayıdır ki, gerek Türkiye'de gerekse dünyanın dört bir yanında bulunan Müslümanlar olarak, vefat eden bu kardeşlerimizin ardından gıyabi cenaze namazları kılacağız, onlara Yâsînler, Tebârekeler, Fâtihalar, İhlaslar, hatimler göndereceğiz; dualar edeceğiz. Bugün biz de camimizde cuma namazının hemen ardından gıyabi cenaze namazı kılacağız ve kardeşlerimize Fâtihalar göndereceğiz. Sevgili Peygamberimiz'in “Müminler tek vücut gibidirler.” buyurduğu gibi biz de bugün tek bir vücut olduğumuzu göstereceğiz, bir kardeşlik hukukunu yerine getireceğiz. Müslümanlar olarak bizler de bu tür acı hadiselerden ders ve ibretler alacağız. Mübarek üç ayların içerisindeki bu bereketli cuma saatinde her türlü bela ve musibete karşı Sevgili Peygamberimiz'in bizlere öğrettiği şu dua ile dualar edeceğiz: “Allah'ım! Bizleri önümüzden, arkamızdan, sağımızdan, solumuzdan ve üstümüzden (gelebilecek her türlü bela ve musibete karşı) muhafaza eyle!”[3]

---

[1] Bakara suresi, 2:155-156

[2] Müslim, Zühd ve Rekâik, 64

[3] Ebû Dâvûd, Edeb, 110