CUMA HUTBESİ

Hutbe: Yılbaşı ve İsraf

27 Aralık 2013

ˆƒ„ˆ§ ˆ§´’¨ˆ§ ˆ„§ ª³’ˆ§ Ûš ‘‡ „§ Š­¨‘ §„’…³’Š

Muhterem Cemaat! Hutbemiz, yaklaşmakta olan miladi yılbaşı dolayısıyla yapılan faaliyet ve israflar hakkında olacaktır.

Değerli Kardeşlerim!

Aylara, haftalara, günlere böldüğümüz hayat nimetimiz, artmayan bir hızla sona doğru yaklaşıyor. Rahman'a ve Hesap Günü'ne kavuşmayı ümit edenler için, takvim yapraklarının tek tek yere düşmesi elbette ki farklı bir anlam taşıyor. Ömürden bir yıl daha geçerken, geçen bu bir yılın hesabını yapmak, nasipse gelecek bir yılı da bu hesap üzerine bina etmek ve en önemlisi, hesabı kazanca çevirmek gerekir. Bu davranış, mümin kişinin zaman kavramını ciddiye aldığının göstergesidir.

Muhterem Müslümanlar!

“Din nasihattir”  ve müminler nasihat duyduklarında ona hemen uyarlar. Bu bizim için bir tercih, bir seçenek değil; bir emirdir. Senenin  takvim  olarak  son günlerini yaşadığımız şu günlerde, yılbaşı akşamı telaşına giren, misafirliklerini ve buluşmalarını ona göre organize etmeye çalışan eş dostlarımıza doğru olanı güzel bir dille telkin etmek görevimizdir. Manevî değerlerimize aykırı olarak, günümüzdeki yılbaşı gelenekleri ile, sanki bir başka hayat tarzı ile aynîleşiyor, o başka hayat tarzını, eğlenme şeklini hayatımıza yerleştiriyoruz. Yılbaşı vesilesiyle Allah ve resulünün razı olmayacağı tavırların sergilendiği ortamlara yaklaşmamak, hiç değilse soğuk durmak gerekir. Yılbaşı gecesinin diğer gecelerden hiçbir ayrıcalığı olmadığı gibi, asla bu gece her şey mübahmış gibi de düşünülmemelidir. Tatil günü olması, televizyon, radyo ve internette aylar öncesinden başlayan, tüketime ve eğlenceye davet eden reklamlar, “Aynısını yapmazsak, toplumun dışında kalırız.” hissini uyandırmaktadır; böyle bir hisse kapılmamak gerekir.

Muhterem Cemaat!

Takvimin değişmesini, “Hesap gününe yaklaşıyorum!” bilinciyle değerlendirmemiz gerekir. Öte yandan, temelinde israf, aklı ve sağlığı tehdit eden unsurlarla eğlenmek olan günümüz yılbaşı kutlamalarına uzak durmamız gerekir.

Bireysel tüketimin çılgınlık boyutuna ulaştığı ortamlarda ne kadar hediyeler verilirse verilsin, yine de ortaya doğru bir paylaşma fikri çıkmayacaktır. İsraf edenleri, “şeytanın kardeşleri” olarak tanımlayan Allah, bu tanımın dışında kalmak isteyenleri ise “Kendilerine verdiğimiz rızıktan infak  ederler.” şekliyle tarif ediyor. Şunu da unutmamak gerekir: Tüketimle gelen israf hastalığının ilacı infaktır. Müminler infak ederek, ihlas ve  fedâkârlık ile kulluklarını perçinler, “hannâsın” vesveselerine, dünya malının süslenmişliğine, nefse sırt çevirip, Rablerine yönelirler. İslam toplumunun oluşturulması, yaşatılması ve ayakta kalıp devam ettirilmesi için infak eylemi olmazsa olmaz bir gereklilik, imani bir sorumluluktur.

Muhterem Müminler!

Müslümanlara yakışacak olan tavır, sorumsuzluğun eğlence adı altında yürütüldüğü durumlara karşı bir tutum sergilemek ve güzel örneklerin öncüsü olmaktır. Bu geceyi her gece gibi geçirmemiz gerekir. İyi niyetle yapılmaya başlanan alternatif programlara katılmak da bir seçenek olarak değerlendirilebilir; ama bu programlarda da israf etmemeye çok dikkat etmemiz icap eder. Çünkü Allah'ın buyurduğu gibi “Yiyin, için, fakat israf etmeyin; zira, Allah israf edenleri sevmez.”


Nesaî, Bey'a, 49, H. No: 4197

İsrâ suresi, 17:27

Bakara suresi, 2:3; Enfâl suresi, 8:3 Şûrâ suresi, 26:38; Kasas suresi, 28:54

A'râf suresi, 7:31

PHP Code Snippets Powered By : XYZScripts.com