BASIN AÇIKLAMASI

IGMG, FAZ gazetesinin yanıltıcı haberciliğini kınadı

05 Ağustos 2010

IGMG’yi IHH’nın yasaklanması bağlamında malum yerlerin servis ettiği bilgilerle karalama çabalarının başarılı olmayacağını söyleyen IGMG Genel Sekreteri Oğuz Üçüncü, “Bazı gazetecilerin Müslümanlarla ilgili haksız ve yersiz iddiaları hemen doğru kabul etmelerine ve araştırmadan aktarmalarına maalesef alışığız. Fakat Federal İçişleri Bakanlığı’nın yaklaşımlarının araştırmaya tabii tutulmadan kabullenilmesinin hangi boyutlara ulaştığını son olarak FAZ isimli gazetede 3 Ağustos 2010 tarihinde IHH’nın yasaklanması hakkında yayınlanan makale  göstermektedir” sözleri ile Peter Carstens’ın “Filistinli kardeşlere cep harçlıklarınız” başlıklı yazısına atıfta bulundu.

Üçüncü açıklamasında şunları kaydetti: “Gazetecilerin IHH’nın yasaklanması ile ilgilenmeleri  ve gazetecilik etiğinin temel ilkelerine uygun olarak kamuoyunu bilgilendirmeleri meşru ve doğrudur. Fakat bunu yaparken, basının en üst ilkesi olan doğruluk ve kamuoyunu doğrular hakkında bilgilendirme prensiplerine dikkat etmekle yükümlü oldukları gibi haber ve bilgilerin doğru olup olmadığını da araştırmak durumundadırlar. Temelden yoksun iddialar ve suçlamalarla haysiyeti zedeleyici söylemlerden kaçınılması gerekmektedir. Tahminler ise, tahmin oldukları belli olacak biçimde yansıtılmalıdır. Makalenin yazarının bu  temel basın ilkelerini bilmemesi ihtimal dışıdır.

Adı geçen gazeteci ‘Milli Görüş ile bağlantılı IHH yardım derneğinin terörist Hamas‘ı nasıl desteklediği’nin hikayesini kurgulamaya çalışmaktadır. Yazısında kullandığı bu altbaşlık ayrıca, Federal İçişleri Bakanlığı’nın (BMI) yasak kararına yönelik tüm şüpheleri izale etmeyi amaçlamakta ve bir suçlamayı değil,  aksine -yazara  göre- bir gerçekliği dile getirmektedir. Öyle görülüyor ki, mahkemelerin bu suçlamayı kabul etmeleri ya da geri çevirmeleri yazar için önem arzetmemektedir. Aynı şekilde, makalesinde aktardığı şekli ile, ‘dolandırıcılık, evrakta sahtecilik, iflas ve güveni kötüye kullanma ile bağlantılı kriminel suç örgütü oluşturma’ gibi suçlamaların somut olarak sadece IGMG idarecilerini ilgilendirip ilgilendirmediğinin, ya da onlarla bağlantılı olup olmadığının hala netleşmemiş olmasının  kendisi için önemli olmadığı da görülmektedir. Göz önünde bulundurulması gereken masumiyet ilkesini ise zikretmeye dahi gerek yoktur, zira IGMG ile alakalı suçlamalarda bu ilkenin geçerli olmadığı zaten görülmektedir.

 

Birilerine göre nihayetinde -burada- söz konusu olan  ‘İslamcılar’la mücadeledir ve bu mücadelede her türlü araç meşrudur.  Makale yazarı üstlendiği role kendisini o kadar kaptırmıştır ki, isminde  ‘social welfare’ (sosyal refah) tabirini taşıyan ve yasaklama kararında da bu şekilde nitelendirilen bir kuruluşun kendi tanımlamasını ‘social warfare’ (sosyal savaş) terimiyle   değiştirmekte ve gayet açık olan kötü niyetini de istemeyerek dışarı vurmaktadır.

 

Suçlanan şahısların düşüncelerinin alınmamış olması,ki bu ciddi gazeteciliğin önemli ilkelerinden biridir,  bizi hiç de şaşırtmıyor. Anlaşılan o ki, herkesin olduğu gibi, BMI’nin iddialarının da  sorgulanması gerektiği düşüncesi,yazar için çok fazla önem arzetmemektedir” diyen Üçüncü, “FAZ gibi önemli bir gazetede böyle bir makalenin yayımlanmış olması üzücüdür“ şeklinde konuştu.

Üçüncü sözlerine şöyle devam etti: “IHH yönetimi yasak kararına  karşı dava açmıştır ve  biz de Federal İdare Mahkemesi’nin bu kararı kaldırmasını beklemekteyiz.  Suçlamalar ve -özellikle- değerlendirmelerle isnatlar mahkeme karşısında tutunamayacaktır. Özellikle de IHH’nın bilerek ve isteyerek Hamas ya da ona bağlı organizasyonları desteklediği, bu hedefle çalıştığı yönündeki ithamlar tamamen temelden yoksundurlar.

 

Filistin’deki insani yardım faaliyetleri Hamas’ı dolaylı olarak desteklemek anlamına geliyorsa, bunun Gazze’nin ilerlemesi için Almanya’dan ve Avrupa’dan yapılan yardımlar için de geçerli olması gerekir. Çünkü İçişleri Bakanlığı’nın IHH’nın yasaklanmasına gerekçe gösterirken hareket ettiği mantığa göre, Almanya ve AB de Gazze şeridinin yeniden inşaası ve kurulması çalışmaları ile Hamas’ın bütçe yükünü hafifletmektedirler.

Bir diğer dikkat çekici husus ta  Yemen’de ki”š ‘Charitable Society for Social Welfare’adlı BM organizasyonu UNDPI ve UNECOSOC’un aktif üyesi olan yardım kuruluşunun terörist Bin Ladin ile yakın bağlantıları olduğu suçlamasıdır.”

 

Çoğaltabileceğimiz bu üç örnek, kısa bir google taramasının ne kadar ilginç olayları gün yüzüne çıkarabileceğini göstermek maksadıyla seçilmiştir.

 

Üçüncü, Almanya İslam Konferansı üyelerinin İslam Konseyi’nin Konferansın dışında bırakılması konusunda  bilgilendirilmesiyle ilgili olarak  şunları aktardı: “IGMG temsilcileri, İçişleri Bakanlığı tarafından davet almış olsalardı dahi, dayatılan konferans taslağı var olduğu sürece konferansa iştirak etmeyeceklerdi. Bu hususuun altını tekrar çizmek istiyorum. Bu düşünce İçişleri Bakanlığı’na açıkça ifade edildi ve kamuoyuna da duyuruldu. Buna göre ‘İslam Konseyi’nin dışarıda bırakılması’ ifadesinin kullanımı, İslam Konseyi’nin konferansa katılmamasının gerçek sebeplerini örtmek gayretinden başka birşey değildir. Hal böyle iken Federal İçişleri Bakanlığı, dışlama politkasını ikna edici bir şekilde ortaya koymakta zorlandığı bilinmektedir. Aksi halde niçin İslam Konferansı üyelerine mektup gönderilmekte ve üyeler tek taraflı, mahkemece tetkik edilmemiş ithamlara muhatap olmaktadırlar? IHH yasağına kadar ‘dışarıda bırakılma’ olayı makalede de yer alan ‘kriminel örgüt oluşturma’ gibi suçlamalarla izah ediliyordu. Bu suçlamaların temelden yoksun olmaları hasebiyle havada kalacağını, konuyla alakadar olan herkes gayet iyi biliyordu.Fakat bu suçlamalar belirli bir süreliğine amacına ulaştı. Şimdi ise IHH yasağı ve suçlamaların kapsamına IGMG’nin de dahil edilmesi çabaları ile IGMG ve yönetiminin itibarı sarsılmak isteniyor.“

 

IGMG Genel Sekreteri FAZ’daki açıklamalarla ilgili son olarak şunları kaydetti: “Birlik partilerindeki ‘İslam eleştirmeni olarak tanımlanan, gerçekte İslam düşmanlığı yapan çevrelerin Sayın İçişleri Bakanı de Maiziere’yi, ne anayasa hukuku açısından temellendirilebilir ne de Almanya’daki Müslümanların entegrasyonuna hizmet eden bir siyaseti gütmeye zorladığının bilincindeyiz. Bu çevrelerin derdi IGMG’yi terörizm ya da en azından belirli suçlarla ilişkilendirmek, böylece de IGMG’yi güvenlik politikası olarak yürütülen İslam politikaları hakkında kamuoyunda yapılan tartışmalardan uzak tutmaktır.

 

Müslümanların dindarlığının her şekline şüpheyle yaklaşanlar, başörtüsünü anayasa düşmanı bir tavır olarak tanımlayanlar, vatandaşlığa kabulde vicdan testi uygulaması için  mücadele edenler, Müslümanların topluma eşit katılımını reddedenler ve İslami cemaatlerin Hristiyan cemaatlerle hukuk önünde eşitliğini engellemek isteyenler, suni gündemler ve görünürde meşru araçlarla asıl yürütülmesi gereken tartışmaları, henüz işin başlangıç aşamasında iken boğmak istiyorlar. Müslümanların topluma katılımıyla ilgili alternatif ve samimi  bir siyaset için çabalayan kurum ve kişiler bu sebeplerden dolayı değişik suçlamalarla zan altında bırakılıp dışlanmaktadırlar. Ancak bu siyaset başarılı olamayacaktır.”

PHP Code Snippets Powered By : XYZScripts.com